Yılın son günlerine yaklaşırken her yerde aynı telaş, aynı heyecan, aynı soru dolaşıyor: “Yeni yıldan ne bekliyorsun?”
Aslında bu sorunun cevabı çoğu zaman aynı. Biraz huzur, biraz sağlık, biraz mutluluk… Ve en çok da umut.
Her yılın sonunda sanki görünmez bir çizgi çekiyoruz. Yaşadıklarımız bir tarafta kalıyor, yaşayacaklarımız diğer tarafta.
Aradaki o küçücük an—gece yarısında saatler 00.00’ı gösterdiği an—insana bir tazelenme hissi veriyor.
Sanki yeni bir sayfa açılıyor ve o sayfayı nasıl dolduracağımıza biz karar veriyoruz.
Geride bıraktığımız yılda belki çok yorulduk, belki çok şey öğrendik, belki de bazı hayallerimizi yarım bıraktık.
Ama yeni yıl yaklaşınca, insanın içi garip bir şekilde yeniden canlanıyor. “Belki bu kez olur” diye düşünüyoruz.
“Belki bu kez daha iyi geçer, daha güzel olur.”
Yeni yıl dilekleri de bu yüzden hep sade:
Birinin işinin yolunda gitmesini dileriz, birinin sağlığına kavuşmasını, bir diğerinin kalbinin biraz daha hafiflemesini…
Çünkü aslında hepimiz aynı şeylerin peşindeyiz: Daha iyi hissetmek ve iyi hissettirmek.
Belki takvim yaprakları değişince hayat anında değişmiyor. Ama umut değişiyor.
Umut, insanın içini ısıtan, ayakta tutan, yeniden başlatan güç… Yeni yıla girerken aslında en çok onu arıyoruz.
Bu yıl belki çok şey istediğimiz gibi olmadı, ama yeni yıla girerken hepimizin kalbinde aynı cümle beliriyor:
“Bu yıl güzel geçsin.”
Ve belki de güzelliği beklemek bile, insanın yüreğini hafifleten en büyük umut.
Yeni Yıl, Yeni Umutlar
Zeynep KARATAŞ
Yorumlar