Dünya, insan eliyle şekillenen bir felaketin eşiğinde.
Küresel ısınma, artık bir tahmin ya da uzak bir gelecek senaryosu değil, günümüzün en yakıcı gerçeği. Yükselen sıcaklıklar, eriyen buzullar, kuraklaşan topraklar ve doğal felaketlerdeki artış, insanlığın kendi sonunu hazırladığını kanıtlıyor.
Bilim insanları yıllardır uyarıyor, veriler açıkça gösteriyor, fakat toplumların büyük bir kesimi hâlâ bilinçsiz ve kayıtsız.
Türkiye’de ve dünyada, sanayileşme, fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma ve bilinçsiz tüketim alışkanlıkları küresel ısınmayı hızlandırıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde çevre bilinci hâlâ yeterli seviyeye ulaşmadı.
Plansız kentleşme, doğanın hoyratça yok edilmesi, tarım arazilerinin beton yığınlarına dönüşmesi gibi etkenler, ekosisteme geri döndürülemez zararlar veriyor.
Bilinçsizlik, bireysel boyutta da büyük bir sorun. Plastik tüketimi hız kesmeden devam ederken geri dönüşüm kültürü hâlâ yeterince yaygınlaşmadı.
Toplumların büyük bir kesimi karbon ayak izini nasıl azaltacağını bilmiyor ya da umursamıyor. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" anlayışı, tüm insanlığı büyük bir çıkmazın içine sürüklüyor.
Buzulların erimesiyle yükselen deniz seviyeleri, ilerleyen yıllarda kıyı şehirlerini tehdit edecek. Kuraklık nedeniyle tarım verimi azalıyor, su kaynakları hızla tükeniyor.
Orman yangınları, kasırgalar, seller her yıl daha da şiddetleniyor. Bunların hepsi doğanın intikamı değil, insanoğlunun bilinçsiz ve açgözlü tutumunun kaçınılmaz sonucu.
Peki, çözüm nedir? Öncelikle bireysel ve toplumsal farkındalık yaratılmalı. Eğitim sistemleri çevre bilinci üzerine yeniden şekillendirilmeli.
Fosil yakıtlara bağımlılık azaltılmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılmalı. Ağaçlandırma projeleri desteklenmeli, plastik ve atık kullanımını azaltan politikalar teşvik edilmelidir.
Küresel ısınma, sadece devletlerin ya da bilim insanlarının sorunu değildir; bu, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Eğer bugünden önlem almazsak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma şansımız olmayacak.
İnsan eliyle getirilen sonu durdurmak hâlâ mümkün, fakat bu ancak bilinçli ve kararlı adımlarla başarılabilir.