Geçen gece sosyal medyada konu olarak açılmış bir başlık çok dikkatimi çekti . Başlık şu '' İmralı'nın Kapılarını''açın .

Çok şaşırdım ve çok hak verdim. Evet çok haklılar . Sonuçta düşünce özgürlüğü değil mi ???
Hic gecikmeden , vakit kaybetmeden açılmalı ''İmralı '' nın kapıları.

Açılmalı ki ; at izinin it izine karıştığı şu dönemde kim kimden ,açık açık görülmeli .
Açılmalı ki ; masa altından çevrilenler pazarlıklar gün yüzüne çıksın , maskeler birer birer düşsün .

Ve tabiki ...
Açılmalı ki ; kundakta şehit edilmiş bebeklerimizin , çiçeği burnunda Aybüke öğretmenin, tarih bölümü okurken adını tarihe kazıyan Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun,
Ve bu vatan uğruna canını vermiş tüm şehitlerimizin her bir damla kanı kadar intikamımızı alalım .

Açsınlar o bütün kapıları ki ; Şehitlerimizin geride kalan gözü yaşlı annelerinin , çocuklarının , eşlerinin yüzlerine rahat rahat bakabilelim artık .


Alın size düşünce özgürlüğü ...
Bu kelimeler asla bir nefret söylemi içermez , asla bir grup , fikri düşünce veya etnik kimliğe hitap etmez .
Çünkü bu cümleler insanlığa , vicdana , merhamete hitap eder. Ki bu cümleleri de. '' Onlar'' anlamaz .

Çünkü onlar ancak barış diye bağırmayı , şehirlere bombalar döşemeyi , köşeye sıkışıncada insan hakları demeyi , yardım dilenmeyi bilirler sadece .
Ne istediniz de yok dedik ? Şimdi kala kala ''İmralı'' nın kapısına mı kaldınız .
Bence kırmayalım arkadaşları , hatta açalım bütün kapıları . Ama birkaç şartımız olsun .

Bu kez kaçmak yok !
Yardım dilenmek yok !
Sözde barış çığlıkları atmak yok !
Köşeye sıkışınca masumların kanına girmek yok !

Bi düşünün . Var mısınız ? Yok musunuz ?

Siz karar verin . Gerisi bizim işimiz . Nasıl olsa senaryo hep aynı . Adres belli .


'' VATAN UĞRUNA CAN ALIP , CAN VERENLERİN ŞEREFİNE ''