Türkiye, yakın tarihinin en ağır yüklerinden birinden kurtuluyor. Kırk yıldır binlerce cana mal olan, yalnızca güvenliğimizi değil; birlikte yaşama irademizi, huzurumuzu ve geleceğimizi de hedef alan PKK terör örgütü, tarihin tozlu raflarına kaldırılıyor. Fesih kararıyla birlikte artık resmen son bulan bu kanlı yapı, geride tarifsiz acılar, yarım kalmış hayatlar ve paramparça olmuş coğrafyalar bırakarak tarihten silinmeye hazırlanıyor.

Bu karar, yalnızca bir terör örgütünün sonu değil; aynı zamanda bir milletin iradesinin, devlet aklının ve sabrının zaferidir.

PKK'nın varlığı, Türkiye'nin en sancılı dönemlerinden biriyle örtüşür. 1984'te başlatılan silahlı eylemlerle birlikte, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere tüm ülkede travmalar silsilesi başladı. Sivil halkın hedef alındığı saldırılar, asker ve polislerin şehit edilmesi, yol kesmeler, kaçırmalar, sabotajlar, şehirlerin göbeğinde düzenlenen bombalı eylemler…

PKK, yalnızca fiziki olarak değil; zihinsel ve sosyal olarak da ülkeye büyük zarar verdi. Yatırımlar sekteye uğradı, insanlar doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kaldı. En acısı da bir neslin umudu karartıldı.

Geçmişte terörle mücadele çoğu zaman savunma pozisyonunda yürütülürken, son yıllarda atılan stratejik adımlarla Türkiye bu denklemde oyun kurucu konuma geldi. Yerli ve milli savunma sanayisinin gelişimi, sınır ötesi operasyonlarla örgütün hareket kabiliyetinin yok edilmesi, istihbarat ağının bütüncül ve teknolojik bir şekilde işlemesi PKK’nın sonunu hazırlayan en kritik etkenlerdi.

Artık örgütün kırsalda tutunacak alanı kalmadı, şehir yapılanmaları dağıtıldı, propaganda kanalları büyük ölçüde işlevsizleştirildi. Fesih kararı, bu topyekûn mücadelenin hak edilmiş bir sonucudur.

Bu gelişme sadece güvenlik boyutuyla değil, siyasi ve sosyolojik etkileriyle de tarihi bir dönemeçtir. PKK'nın feshiyle birlikte, yıllardır bu yapıyla dolaylı ya da doğrudan bağ kuran siyasi figürler ve oluşumlar da ciddi bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya kalacaktır. Artık milletin beklentisi çok nettir: Siyaset, şiddeti kutsamayan, demokratik zemine saygı gösteren, birlik ve beraberliği önceleyen bir çizgide ilerlemelidir.

Diğer yandan bölgede yaşayan halk için de bu karar bir dönüm noktasıdır. Artık huzurun, yatırımın, istihdamın ve sosyal barışın önü daha açık. Örgütün gölgesinde nefes almaya çalışan nice köy, kasaba ve şehir; yeniden inşa sürecine girebilir. Silahların susması, fikirlerin konuşmasının önünü açacaktır.

Fesih kararı, tek başına nihai bir çözüm değil; yeni bir başlangıcın kapısıdır. Bu sürecin sağlam temellerle ilerleyebilmesi için devletin bölgede sosyal politikaları güçlendirmesi, genç nüfusu üretime ve eğitime kanalize etmesi, yerel dinamiklerle daha sağlıklı ilişkiler kurması gerekiyor. Boşalan her alan ya üretimle ya da inançla dolar. O boşluğu milletin lehine kullanmak, devlet aklının görevidir.

PKK'nın fesih kararı bir “son” gibi görünse de, aslında büyük bir “yüzleşmenin” kapısını aralıyor. Bu topraklar çok acı çekti, çok kan gördü, çok yorgun düştü. Ama her şeye rağmen dimdik ayakta kalmayı başardı. Artık yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönem, yalnızca silahların değil; öfkenin, ötekileştirmenin ve ayrımcılığın da son bulduğu bir dönem olmalıdır.

PKK bir örgüttü. Ama ona karşı mücadele eden, onun karşısında dimdik duran, onun kirli ideolojisini kabul etmeyen bir millet vardı. İşte bu millet, bugün bir kez daha kazandı. Ve tarih, bu mücadeleyi yazarken şunu not düşecek:

Bir milletin iradesi, en örgütlü kötülüğü bile tarihe gömebilir.