Tarihin bazı isimleri vardır; doğdukları gün sadece bir insanın dünyaya gelişi değil, aynı zamanda bir davanın, bir ülkünün ve bir geleceğin filizlenişidir. Bugün, Türk siyasi hayatında derin izler bırakmış, düşünceleri ve liderliğiyle milyonlara yön vermiş olan Başbuğ Alparslan Türkeş’in doğum gününü bir kez daha hatırlıyor, anlamını ve önemini yeniden idrak ediyoruz.

Alparslan Türkeş, yalnızca bir siyasi figür değil; bir ideal adamı, bir disiplin timsali, aynı zamanda zor zamanlarda milletine yön gösteren bir aydınlatıcı olmuştur. Onun hayatı, mücadele ile sabrın, fikir ile aksiyonun, milliyetçilik ile insani duruşun nasıl bir arada bulunabileceğinin adeta canlı bir örneğidir.

Türkeş’in gençlik yıllarından itibaren taşıdığı devlet adamı kimliği, askerlik disiplinini fikir üretme kabiliyetiyle harmanlaması, onu Türk siyasetinde farklı ve özel bir konuma yerleştirmiştir. Ülküsünü sadece sözde değil, yaşamının her anında somut adımlarla savunan bir karaktere sahipti. “Türk gençliği” dediği zaman, yalnızca bugünün gençlerini değil; geleceğin mimarlarını, ülkenin omurgasını, vatanın teminatını kastederdi.

Bugün Türkiye’nin dört bir yanında binlerce insan onun adını saygıyla anıyor, düşüncelerini yaşatıyor, bıraktığı değerlere sahip çıkıyor. Zira Türkeş, bir dönemin değil; bir fikrin, bir duruşun ve bir inancın sembolüydü. Onun doğum günü, sadece tarihsel bir hatırlatma değil; aynı zamanda yeniden düşünme, yeniden anlama ve yeniden değer biçme günüdür.

Milletine, devletine ve gençliğe dair bıraktığı öğütler hâlâ güncelliğini korumakta… Çünkü büyük liderleri zamana hapsetmek mümkün değildir; onların fikirleri nesiller boyunca yaşamaya devam eder.

Bu anlamlı günde, Başbuğ Alparslan Türkeş’i doğum gününde rahmet, saygı ve minnetle anıyoruz. Onun ortaya koyduğu ülkü yolunun, gelecek nesiller için bir rehber olmaya devam edeceğine inanıyoruz.