Şemsettin Yılmaz
Yedi Çınar Okulları

Prof. Dr. Çoban: “Artık Ayağa Kalkma ve Kendi Geleceğini Belirleyerek Bu Müreffeh Aydınlığa Yürümenin Başlama Vaktidir”

Elazığ (Elazığ Bülten) - Elazığ Bülten İnternet Haberciliği | 21.11.2022 - 09:49, Güncelleme: 21.11.2022 - 12:11
 

Prof. Dr. Çoban: “Artık Ayağa Kalkma ve Kendi Geleceğini Belirleyerek Bu Müreffeh Aydınlığa Yürümenin Başlama Vaktidir”

Prof. Dr. Çoban: "Elazığ’ın müthiş bir potansiyeli var. Tarımı, hayvancılığı, turizmi, üretimi, insan kalitesi fark etmez neresinden bakarsanız bakın hiçbir eksiğimiz yok. Sadece bunların sunumunda problemimiz var. Bunu da 2023’teki siyasal yapı içerisinde düzgün kurgulanırsa, gelen insanlar bu şehre sahip çıkarsa elbette ki olur. Tabi ki bu anlamda sivil toplum örgütleri önemlidir. Tabi ki mücadele önemlidir ama şehirleri yöneten, ülkeleri yöneten siyaset kurumudur. Yani onların varlığı, gücü şehri güçlü ve varlıklı yapar. Umuyoruz ki gelecekler bu ili daha iyi yönetir. Amacımız bu."

Elazığ’ın bir kurtuluş planı bir gelecek projeksiyonu olsun diye çok mücadele ettik. Bununla ilgili daha önce kalkınma planları, kalkınma kurultayları, ekonomi kurultayları yapıldı. Bunları uygulama noktasında biraz zayıf kalındı. Belli ki diğer şehirler bizden bir adım daha öne geçtiler. Biz küçüldük demeyelim ama diğerleri büyüyünce biz küçülmüş olduk. İllerin, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda mevcut durumlarını yeniden değerlendirmeleri, bu değerlendirmeler ışığında gelecek stratejileri belirlemeleri ve planlı bir şekilde hareket etmeleri, sürdürülebilir kalkınma açısından büyük önem taşımaktadır. Artık iller, iyi bir çevre ve daha iyi yaşam kalitesini hedefleyen uzun dönemli planlar yapmak zorundadır. Bir bölgedeki ya da ildeki fiziki altyapı, sosyal ortam, çalışma şartları, gelişmişlik durumu ve doğal şartlar, o bölge ya da ilin halkına sunduğu yaşam ortamının standardında belirleyici olmaya başlamıştır. Nitekim insanların da o bölgede uzun dönemde kalıp kalmayacaklarına ilişkin kararlarında, onlara sunulan bu imkân ve şartlar etkili olmaktadır. Kentlerin geleceğinin kurgulanması sürecinde; yol haritaları, stratejik planlar ve vizyon planlarının önemi büyüktür. Kentleri sistematik bakış açıları ile görmemizi sağlayan planlar; ‘Neredeyiz?’, ‘Nereye gitmek istiyoruz?’ ve ‘Nasıl gidebiliriz?’ temel sorularının yanıtlarını, kentteki aktörlerin katılımı ile cevaplanmaktadır. Bununla ilgili bizimde bir entelektüel sorumluluğumuz vardı. Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanlığını yapıyorum. Siyaseten bu şehrin her noktasındayız. Dolayısıyla bunları fark kedince dedik ki bununla ilgili bir çalışma yapalım. Bir gelecek projeksiyonu olsun. Bu 2034 çalışması böyle doğdu. Kuruluşunun 200 ‘ncü yılı Nerede Bir Elazığ? Tabi bununla ilgili bizim güçlü olduğumuz sektörler var. Yani her sektörde de bizim belli bir yerde olmamız gerekmiyor ama, daha önce çıtamızın yukarıda olduğu yerlere ulaşmak için bizim çaba sarfetmemiz lazım.  Mesela madencilik konusunda çok iyiyiz. Türkiye’deki madenlerin yüzde 8’i bizde çıkıyor. Ama bu raf ürüne dönüşüyor mu?  Katma değeri yüksek mi? Sadece kütlesel olarak mı satılıyor? Bununla ilgili bir çalışma var mı? Mermerle ilgili bir stratejik plan var mı? Yok. Yani Dünyaya hakimiz ama Türkiye’ye hâkim değiliz. Mermercilik, madencilik gibi.  Mesela tarım hayvancılık gibi ki bunlardan tarım hayvancılıkta iyiyiz. Su ürünlerinde çok iyiyiz. Alabalık üretiminde çok iyiyiz. Türkiye birincisiyiz. Sonuç itibariyle bizim tesisimiz kalmadı. 110 tane yerel üretimle başlayıp Türkiye’de çıtayı yükselttiğimiz alabalık üretiminde zaman içerisinde 3 tane yemciye teslim olmuşuz. Yem parasını ödemeyince İzmirli firmalar gelip bu tesisleri almışlar. Şimdi elimizde 20 tane tesisimiz kaldı. Yine birinci sıradayız ama katma değeri bize değil. Örneğin Alacakaya İlçemiz Dünyanın en zengin ilçesi ama Türkiye’deki 973 ilçe içerisinde 928’nci sırada. Dolayısıyla bu zenginlik İlçeye ve ile yansımıyor. Bu ilçedeki mermer sökülüp götürülüyor ama geri dönüşüm anlamında ilçeye bir katma değeri olmuyor. İş anlamında bir sıkıntı yok. Herkesin bir işi var ama sonuçta şehre bir yansıması yok. Biz buradan hareketle ilçelerinde bir kalkınma, kurtuluş planını yaptık. Buda bayağı bir uzun zaman aldı. Bir işe yarar mı diye sorarsanız sonuçta hiç kimse yazmazsa, hazırlanmazsa, konuşmazsa ve mücadele etmezse hiçbir şeye yaramayacak. Bunun için hep birlikte mücadele edeceğiz. Bunun siyasi ayağı önemlidir. 2023 çok önemli Cumhuriyet tarihinin en büyük seçimi. Dolayısıyla bu büyük seçimde biz ne kadar pay alacağız bunun hesabını şimdiden herkesin yapması lazım. Biz bu 380 sayfalık kurtuluş planının Elazığ’da siyaseti düşünen veya hangi siyasi partiden olursa olsun aday adayı olacaklara götürüp vereceğiz. Diyeceğiz ki bir ilçeye giderken bir sektörle ilgili konuşurken bizim hazırladığımız projelere bir bak birde bizim gözümüzle gör. Elazığ’da neler yapılır. Aynı şeyleri düşünmemiz aynı şeylere yoğunlaşmamız lazım. Yoksa bunların hiçbir tanesi de de çılgın değil. Normal olması gereken, gecikmiş, daha önce yapılması lazımmış. Şimdi neden olmuyor diye sorgulanmalı. Gelecekle ilgili projeksiyonlar var ama daha çok stabil hale getirmek için proje yapmak zorunda kalıyorsun. Diyorsun buda mı yok yani. Gerçekten bu kadar olur mu diyeceğiniz birçok şey var. Birde masayı donattığınızda sistem bittiğinde şunu görüyorsunuz ki Elazığ’ın müthiş bir potansiyeli var. Tarımı, hayvancılığı, turizmi, üretimi, insan kalitesi fark etmez neresinden bakarsanız bakın hiçbir eksiğimiz yok. Sadece bunların sunumunda problemimiz var. Bunu da 2023’teki siyasal yapı içerisinde düzgün kurgulanırsa, gelen insanlar bu şehre sahip çıkarsa elbette ki olur. Tabi ki bu anlamda sivil toplum örgütleri önemlidir. Tabi ki mücadele önemlidir ama şehirleri yöneten, ülkeleri yöneten siyaset kurumudur.  Yani onların varlığı, gücü şehri güçlü ve varlıklı yapar. Umuyoruz ki gelecekler bu ili daha iyi yönetir. Amacımız bu.   BU ŞEHRİN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİM Siyasete girmem konusunda henüz bir karar vermiş değilim. Siyasete bakış açım şu şekilde. Postacının boş zamanı gibi oldu. Postacıya sormuşlar: “Boş zamanın nasıl değerlendiriyorsun?” demiş “Şehri turluyorum” Bizim siyasete girişimiz bu şekilde oldu. Siyasetten kopamıyorsun. Sanki sabah seçim varmış gibi sürekli hareket etmek zorunda kalıyorsun. Ama tıkandığım yer şurası tabi biz işte böyle bir iddianız varsa, bir sevginiz varsa şehirle ilgili yönetmeyi de istersiniz. Aslında burada mahcup olacak bir durum yok. Bir iddian var görülüyor eksiği hatayı görüyorsun iddianda var o zaman bir iddiada ortaya koyacaksın. Diyeceksin ki “Ben yaparım” Ben bunu belediye konusunda da gerçekten çok iddialı bir şekilde hazırlandım. İddialı bir şekilde mücadele ettim. Bu konuda çok iddialıyım. Bu şehrin kaderini değiştirebilirim. Ama Elazığ’da şartlar buna müsait değil. O siyasal ortam vatandaşla göz teması kurmanı engelliyor. Araya birtakım faktörler giriyor. Vatandaşta yine böyle gitsin yürüsün falan diyor.   SİYASİ PARTİLER İNSANLARINI DUYGULARINI KULLANIYOR Ben örneğin seçim yasaklarından önce bir iki dakikalık bir teşekkür videosu yayınlanacaktı. Dedim ki nasıl teşekkür edeyim. Böyle projeleri anlatsan olmaz çünkü bunu bir iki dakikaya sığdırmak imkânsız. Düşündüm şöyle demiştim: “Sevgili hemşerilerimizi içinizden bazıları demokrasiyi sevmeyebilir.  Ama demokrasi her 5 senede bir hepimizi sıraya sokuyor tek tek içeriye alıyor perdeyi kapatıyor önümüze bir sandık koyuyor. Elimize bir mühür veriyor ve her seçimde bir tane soru soruyor. “Bu şehirden memnun musun?” Sen ve ben evet memnunum dersen bir 5 sene daha gidiyor.”  Dedim. Sonra dedim ki “Yarın Allah nasip ederse demokrasi bizi bir daha sıraya sokacak. Yarın seçim var. Tek tek içeriye alacak.  Perdeyi kapatacak. Elimize bir tane mühür verecek. Ve bir tane soru soracak ve dedim ki bunu Elazığ’ca sorayım: “Diyecek ki ahan Allah, ahan sen” nasıl böyle iyimi böyle gitsin mi? Diye soracak. Eğer bu böyle gitsin derseniz bu böyle devam edecek eğer siz böyle gitmez derseniz” dedim ondan sonra ben bu şehrin kaderini değiştirebilirim.” Gibi bir konuşma ile bağladım. Problemimiz şu. O perdenin arkasına gidip o perdeyi kapattınız mı böyle iyi mi dediğinizde böyle iyi diyor. Ama görüyoruz ki bu böyle iyi değil. Bunu vatandaşa anlatmamız lazım. Vatandaş da diyor bende biliyorum iyi değil ama işte şu veya bu sebepten veriyorum. Tabi bu arada siyasi partiler insanların bu duygularını kullanıyor. Siyasal veya dini bağımlılığını yanlış kullanıyor. Nasıl olsa bana yine oy verirler, yine evet diyecekler diye. Ama bu arada şehir ihmal ediliyor. Belki bunu engelleyici siyasal bir adım atabilirim.   BU DEVRAN DEĞİŞMELİ Tek neden siyasal. Bu devran değişmeli. Sokak hakimiyeti ile derneğinizin gücüyle, medyanın gücüyle de yapamazsınız bunu. Örneğin biz Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak Türkiye’nin gelişmiş ilk 3 ilinde ciddi anlamda kendi alanında uzman kişilerle çalışmalar yaptık. Bu şehirde bir şey oluyor. Neler oluyor. Sonuçta herkes diri. Bunu medya mı tetikliyor? Ticaret Odası mı tetikliyor? Belediye mi çok iyi? Vali mi iyi? Bizim eksiğimiz ne? Üç ilden de geri dönüş bunlar arasında hiçbir fark olmadığı bir korelasyonla döndüler. Dediler ki herkes iyi “Medya öyle bir diri ki herkes çalışmak zorunda. Vekil öyle bir çalışıyor ki medya diri olmak zorunda. Belediye Başkanı o kadar hakim ki. Vali yine şehre göre bir Vali.   1.LİGDE DİYEBİLECEĞİMİZ HİÇBİR ŞEYİMİZ YOK Bizde kendimizi böyle tamamladığımız diyebileceğimiz sektörel bir sistemde yok. Yönetimsel bir  sistem de yok.  1. Lig’de diyebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Şehre bakar mısınız bir kayak tesisi yapıyorsun kendini tamamlamamış.  20 sene önce benim projem bu. Allah selamet versin Rahmetli Eyüp İspir hocam rektör ve Rahmetli Suat Bulut’ta beraber. Ondan sonra Gençlik ve Spor Bakanlığına müracaat ettik şimdiki şu haliyle kayak merkezi kuruldu. Ama sen 20 senede oraya otel yapmamışsın bakmamışsın. Bu bölgede tek kayak merkezi iken diğer illerde de açıldı. Şimdi Elazığ’dan Bingöl’e gitmek zorunda kalıyor insanlar. Tamamlayamamışsın. Gölümüz var. 1. Lige çıkmak için iyi bir gerekçe. Önceden Mavi Bayrak vardı şimdi o da yok. Bir tesisleşme, bir temizlik bir cazibe merkezi haline getirme o da yok. Düşünüyorsun neyim var. Bir içli köfte, çiğköften var senin değil. Bir çedenem var diyeceksin o taraftan diğerleri menengiç kahvesini daha çok satıyor. 1. Ligde markalaşamıyoruz. Dolayısıyla gelende buna göre hamle yapıyor. Kamu yöneticisi buna göre davranıyor. STK’lar buna göre davranıyor. Siz de buna göre davranıyorsunuz.   ELAZIĞSPOR’UN 1. LİGDE KALMA ŞANSI VAR MI? Şimdi biz Elazğıspor 1. Ligde olsun istiyoruz. Bu sosyolojik ve bilimsel olarak olur mu? Olmaz. Bunun 1. Ligde kalma şansı yok. Çünkü biz ekonomik olarak 5. Ligdeyiz. Bu burada durmaz. Tarım da 6. Ligde, Sanayi’de 7. Ligde, Turizm’de 8. Ligdeyiz. Ben tutacam. O zaman gidip para bulacaksın Elazğıspor’u 1. Ligde tutabileceksin ki bu da sunni ama. Parayı bitirirsen düşer.  Ya da oturacağız ekonomimiz 1. Lige nasıl çıkar tarım 2. Ligde, madencilik 3. Ligde olur mu? Birbirini tamamlar mı bunun hesabını yapacağız. Örnek Alanyaspor 1. Lig’de ama bu ilin 16 bin tane otelleri 1. Ligde. Turizm de 1. Ligdeler. 10 bin lira para istenince 160 Milyon kasaya para giriyor. Sen nasıl mücadele edeceksin. Çünkü ikisi de birbirini tamamlıyor. Gaziantep 1. Ligde ama sanayi de de 1. Ligde. Sen şimdi yalvaracaksın ki seyirci gelsin maça. Gelse de parası yok cebinde. O zaman nerede bulacaksın parayı.   MADENE TESİS KURULURSA ELAZIĞ’DA KURTULUR Mesela Maden ilesinde ihalesi yapılan ve firmanın aldığı madenciliği ele alırsak bunlar gerçekten burada gelip bize Maden ilçesinde olacak Elazığ’a dönük bir maden tesisi kurduklarında biz madencilikte 1. Ligde olacağız. O zaman Elazığspor’un bir problemi olmayacak.  Futbolcunun formasında firmanın reklamı yer alacak. O da oradan yukarıya doğru üretim sektörünü çekecek, biri hastane, biri dökümhane kuracak. Birisi gelip kablo fabrikası kuracak ve bunlar birbirini tetikleyecek sonra da bakacağız ki şu konuda 1. Ligdeyiz. Burada Elazığ’da kurtulur, Elazığspor’da kurtulur. Dolayısıyla çalışan, üreten, tarımda, sanayide katma değer sağlayan bir şehir oluruz.   ELAZIĞ’I DÜŞÜNCEK KİM? Ama bunları düşünen kimse yok. Bunu ya ilin valisi ya ilin vekili düşünecek. Vali düşünüyordur mecburen gidip siyasete sunum yapmak zorunda. Valiler bunu denediler. Kalkınma Kurultayları yaptılar. Tamam yapıyorsun. Kitaplar sunumlar yapıyorsun. İyide bunu kim kalkındıracak. Şimdi tespiti yaptın tamam. Ondan sonra çözümü de buldun. Bu da tamam. Peki bunu hayata geçirecek olan kim?  İyide birin artık harekete geçmesi lazım.   PERTEK KÖPRÜSÜ KARADENİZ’E ÇIKIŞIN YOLUDUR Mesela Pertek Köprüsü. Konuş konuş dur. Sen bunu Pertek’e bir köprü gibi görürsen bunu yapamaz yapmazsın. Bunu Karadeniz’e çıkış gibi göreceksin. İddialı olacaksın. 6 saat sonra Karadeniz Odessa limanındasın. İki liman arasındaki yol gibi bakmazsan bunu başaramazsın. Pertek Köprüsü dediğinde bir feribot alır çözeriz diyorlar. Ama bu bir stratejik köprü. Karadeniz Köprüsü. 6 saat sonra limandasın. Burada ürettiğin üreteceğin rahatça götürüp pazarlayacağın bir liman.   ÇÖNGÜŞ YOLU YAPILIRSA GAP İLLERİ İÇERİSİNE GİRME ŞANSI OLUR Çöngüş Yolu diyorsun adam buna stratejik bir  yol gibi bakmıyor. O zannediyor Çöngüşe gidip gelmek için bir yol yapılıyor. 21 tane GAP İli var. Sen 20 km bugün yolu yaptın mı bu kadar strateji dışı bir şey yani. 20 km’lik yolu yapsan 22 il olarak GAP illeri içerisine girme şansın var. Bu ne demek? Senin bütçen ikiye katlanacak demek. Hemen müracaat edeceksin. Diyeceksin bizde GAP iline alın. Bizim GAP’ın her tarafına sınırımız var. Artık birliktelikler sınırlarda ilişki kurularak oluşuyor. Bu stratejik bir konu. Ulaşım Planı hazırlayacaksın. Her ilin 4 tane çıkışı var. Diyarbakır ilinin 6, Malatya ilinin 5, Bingöl İlinin 4  tane çıkışı var. Ama senin ilinin 3 tane çıkışı var. Malatya, Bingöl, Diyarbakır. Tunceli çıkışı yok. Bizim de olsun. Üst geçit, alt geçit yapıyorsun miş gibi yapıyorsun. Çevre yolu yapıyorsun miş gibi yapıyorsun. İyi de bir müddet sonra şehirde miş gibi olur. Artık ayağa kalkma ve kendi geleceğini belirleyerek bu müreffeh aydınlığa yürümenin başlama vaktidir.
Prof. Dr. Çoban: "Elazığ’ın müthiş bir potansiyeli var. Tarımı, hayvancılığı, turizmi, üretimi, insan kalitesi fark etmez neresinden bakarsanız bakın hiçbir eksiğimiz yok. Sadece bunların sunumunda problemimiz var. Bunu da 2023’teki siyasal yapı içerisinde düzgün kurgulanırsa, gelen insanlar bu şehre sahip çıkarsa elbette ki olur. Tabi ki bu anlamda sivil toplum örgütleri önemlidir. Tabi ki mücadele önemlidir ama şehirleri yöneten, ülkeleri yöneten siyaset kurumudur. Yani onların varlığı, gücü şehri güçlü ve varlıklı yapar. Umuyoruz ki gelecekler bu ili daha iyi yönetir. Amacımız bu."

Elazığ’ın bir kurtuluş planı bir gelecek projeksiyonu olsun diye çok mücadele ettik. Bununla ilgili daha önce kalkınma planları, kalkınma kurultayları, ekonomi kurultayları yapıldı. Bunları uygulama noktasında biraz zayıf kalındı. Belli ki diğer şehirler bizden bir adım daha öne geçtiler. Biz küçüldük demeyelim ama diğerleri büyüyünce biz küçülmüş olduk.

İllerin, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda mevcut durumlarını yeniden değerlendirmeleri, bu değerlendirmeler ışığında gelecek stratejileri belirlemeleri ve planlı bir şekilde hareket etmeleri, sürdürülebilir kalkınma açısından büyük önem taşımaktadır. Artık iller, iyi bir çevre ve daha iyi yaşam kalitesini hedefleyen uzun dönemli planlar yapmak zorundadır. Bir bölgedeki ya da ildeki fiziki altyapı, sosyal ortam, çalışma şartları, gelişmişlik durumu ve doğal şartlar, o bölge ya da ilin halkına sunduğu yaşam ortamının standardında belirleyici olmaya başlamıştır. Nitekim insanların da o bölgede uzun dönemde kalıp kalmayacaklarına ilişkin kararlarında, onlara sunulan bu imkân ve şartlar etkili olmaktadır. Kentlerin geleceğinin kurgulanması sürecinde; yol haritaları, stratejik planlar ve vizyon planlarının önemi büyüktür. Kentleri sistematik bakış açıları ile görmemizi sağlayan planlar; ‘Neredeyiz?’, ‘Nereye gitmek istiyoruz?’ ve ‘Nasıl gidebiliriz?’ temel sorularının yanıtlarını, kentteki aktörlerin katılımı ile cevaplanmaktadır.

Bununla ilgili bizimde bir entelektüel sorumluluğumuz vardı. Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanlığını yapıyorum. Siyaseten bu şehrin her noktasındayız. Dolayısıyla bunları fark kedince dedik ki bununla ilgili bir çalışma yapalım. Bir gelecek projeksiyonu olsun. Bu 2034 çalışması böyle doğdu. Kuruluşunun 200 ‘ncü yılı Nerede Bir Elazığ?

Tabi bununla ilgili bizim güçlü olduğumuz sektörler var. Yani her sektörde de bizim belli bir yerde olmamız gerekmiyor ama, daha önce çıtamızın yukarıda olduğu yerlere ulaşmak için bizim çaba sarfetmemiz lazım.  Mesela madencilik konusunda çok iyiyiz. Türkiye’deki madenlerin yüzde 8’i bizde çıkıyor. Ama bu raf ürüne dönüşüyor mu?  Katma değeri yüksek mi? Sadece kütlesel olarak mı satılıyor? Bununla ilgili bir çalışma var mı? Mermerle ilgili bir stratejik plan var mı? Yok.

Yani Dünyaya hakimiz ama Türkiye’ye hâkim değiliz. Mermercilik, madencilik gibi.  Mesela tarım hayvancılık gibi ki bunlardan tarım hayvancılıkta iyiyiz. Su ürünlerinde çok iyiyiz. Alabalık üretiminde çok iyiyiz. Türkiye birincisiyiz. Sonuç itibariyle bizim tesisimiz kalmadı. 110 tane yerel üretimle başlayıp Türkiye’de çıtayı yükselttiğimiz alabalık üretiminde zaman içerisinde 3 tane yemciye teslim olmuşuz. Yem parasını ödemeyince İzmirli firmalar gelip bu tesisleri almışlar. Şimdi elimizde 20 tane tesisimiz kaldı. Yine birinci sıradayız ama katma değeri bize değil.

Örneğin Alacakaya İlçemiz Dünyanın en zengin ilçesi ama Türkiye’deki 973 ilçe içerisinde 928’nci sırada. Dolayısıyla bu zenginlik İlçeye ve ile yansımıyor. Bu ilçedeki mermer sökülüp götürülüyor ama geri dönüşüm anlamında ilçeye bir katma değeri olmuyor. İş anlamında bir sıkıntı yok. Herkesin bir işi var ama sonuçta şehre bir yansıması yok.

Biz buradan hareketle ilçelerinde bir kalkınma, kurtuluş planını yaptık. Buda bayağı bir uzun zaman aldı. Bir işe yarar mı diye sorarsanız sonuçta hiç kimse yazmazsa, hazırlanmazsa, konuşmazsa ve mücadele etmezse hiçbir şeye yaramayacak. Bunun için hep birlikte mücadele edeceğiz.

Bunun siyasi ayağı önemlidir. 2023 çok önemli Cumhuriyet tarihinin en büyük seçimi. Dolayısıyla bu büyük seçimde biz ne kadar pay alacağız bunun hesabını şimdiden herkesin yapması lazım. Biz bu 380 sayfalık kurtuluş planının Elazığ’da siyaseti düşünen veya hangi siyasi partiden olursa olsun aday adayı olacaklara götürüp vereceğiz. Diyeceğiz ki bir ilçeye giderken bir sektörle ilgili konuşurken bizim hazırladığımız projelere bir bak birde bizim gözümüzle gör. Elazığ’da neler yapılır. Aynı şeyleri düşünmemiz aynı şeylere yoğunlaşmamız lazım. Yoksa bunların hiçbir tanesi de de çılgın değil. Normal olması gereken, gecikmiş, daha önce yapılması lazımmış. Şimdi neden olmuyor diye sorgulanmalı. Gelecekle ilgili projeksiyonlar var ama daha çok stabil hale getirmek için proje yapmak zorunda kalıyorsun. Diyorsun buda mı yok yani. Gerçekten bu kadar olur mu diyeceğiniz birçok şey var.

Birde masayı donattığınızda sistem bittiğinde şunu görüyorsunuz ki Elazığ’ın müthiş bir potansiyeli var. Tarımı, hayvancılığı, turizmi, üretimi, insan kalitesi fark etmez neresinden bakarsanız bakın hiçbir eksiğimiz yok. Sadece bunların sunumunda problemimiz var. Bunu da 2023’teki siyasal yapı içerisinde düzgün kurgulanırsa, gelen insanlar bu şehre sahip çıkarsa elbette ki olur. Tabi ki bu anlamda sivil toplum örgütleri önemlidir. Tabi ki mücadele önemlidir ama şehirleri yöneten, ülkeleri yöneten siyaset kurumudur.  Yani onların varlığı, gücü şehri güçlü ve varlıklı yapar. Umuyoruz ki gelecekler bu ili daha iyi yönetir. Amacımız bu.

 

BU ŞEHRİN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİM

Siyasete girmem konusunda henüz bir karar vermiş değilim. Siyasete bakış açım şu şekilde. Postacının boş zamanı gibi oldu. Postacıya sormuşlar: “Boş zamanın nasıl değerlendiriyorsun?” demiş “Şehri turluyorum”

Bizim siyasete girişimiz bu şekilde oldu. Siyasetten kopamıyorsun. Sanki sabah seçim varmış gibi sürekli hareket etmek zorunda kalıyorsun. Ama tıkandığım yer şurası tabi biz işte böyle bir iddianız varsa, bir sevginiz varsa şehirle ilgili yönetmeyi de istersiniz. Aslında burada mahcup olacak bir durum yok. Bir iddian var görülüyor eksiği hatayı görüyorsun iddianda var o zaman bir iddiada ortaya koyacaksın. Diyeceksin ki “Ben yaparım” Ben bunu belediye konusunda da gerçekten çok iddialı bir şekilde hazırlandım. İddialı bir şekilde mücadele ettim. Bu konuda çok iddialıyım. Bu şehrin kaderini değiştirebilirim. Ama Elazığ’da şartlar buna müsait değil. O siyasal ortam vatandaşla göz teması kurmanı engelliyor. Araya birtakım faktörler giriyor. Vatandaşta yine böyle gitsin yürüsün falan diyor.

 

SİYASİ PARTİLER İNSANLARINI DUYGULARINI KULLANIYOR

Ben örneğin seçim yasaklarından önce bir iki dakikalık bir teşekkür videosu yayınlanacaktı. Dedim ki nasıl teşekkür edeyim. Böyle projeleri anlatsan olmaz çünkü bunu bir iki dakikaya sığdırmak imkânsız. Düşündüm şöyle demiştim: “Sevgili hemşerilerimizi içinizden bazıları demokrasiyi sevmeyebilir.  Ama demokrasi her 5 senede bir hepimizi sıraya sokuyor tek tek içeriye alıyor perdeyi kapatıyor önümüze bir sandık koyuyor. Elimize bir mühür veriyor ve her seçimde bir tane soru soruyor. “Bu şehirden memnun musun?” Sen ve ben evet memnunum dersen bir 5 sene daha gidiyor.”  Dedim. Sonra dedim ki “Yarın Allah nasip ederse demokrasi bizi bir daha sıraya sokacak. Yarın seçim var. Tek tek içeriye alacak.  Perdeyi kapatacak. Elimize bir tane mühür verecek. Ve bir tane soru soracak ve dedim ki bunu Elazığ’ca sorayım: “Diyecek ki ahan Allah, ahan sen” nasıl böyle iyimi böyle gitsin mi? Diye soracak. Eğer bu böyle gitsin derseniz bu böyle devam edecek eğer siz böyle gitmez derseniz” dedim ondan sonra ben bu şehrin kaderini değiştirebilirim.” Gibi bir konuşma ile bağladım.

Problemimiz şu. O perdenin arkasına gidip o perdeyi kapattınız mı böyle iyi mi dediğinizde böyle iyi diyor. Ama görüyoruz ki bu böyle iyi değil. Bunu vatandaşa anlatmamız lazım. Vatandaş da diyor bende biliyorum iyi değil ama işte şu veya bu sebepten veriyorum.

Tabi bu arada siyasi partiler insanların bu duygularını kullanıyor. Siyasal veya dini bağımlılığını yanlış kullanıyor. Nasıl olsa bana yine oy verirler, yine evet diyecekler diye. Ama bu arada şehir ihmal ediliyor. Belki bunu engelleyici siyasal bir adım atabilirim.

 

BU DEVRAN DEĞİŞMELİ

Tek neden siyasal. Bu devran değişmeli. Sokak hakimiyeti ile derneğinizin gücüyle, medyanın gücüyle de yapamazsınız bunu. Örneğin biz Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak Türkiye’nin gelişmiş ilk 3 ilinde ciddi anlamda kendi alanında uzman kişilerle çalışmalar yaptık. Bu şehirde bir şey oluyor. Neler oluyor. Sonuçta herkes diri. Bunu medya mı tetikliyor? Ticaret Odası mı tetikliyor? Belediye mi çok iyi? Vali mi iyi? Bizim eksiğimiz ne? Üç ilden de geri dönüş bunlar arasında hiçbir fark olmadığı bir korelasyonla döndüler. Dediler ki herkes iyi “Medya öyle bir diri ki herkes çalışmak zorunda. Vekil öyle bir çalışıyor ki medya diri olmak zorunda. Belediye Başkanı o kadar hakim ki. Vali yine şehre göre bir Vali.

 

1.LİGDE DİYEBİLECEĞİMİZ HİÇBİR ŞEYİMİZ YOK

Bizde kendimizi böyle tamamladığımız diyebileceğimiz sektörel bir sistemde yok. Yönetimsel bir  sistem de yok.  1. Lig’de diyebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Şehre bakar mısınız bir kayak tesisi yapıyorsun kendini tamamlamamış.  20 sene önce benim projem bu. Allah selamet versin Rahmetli Eyüp İspir hocam rektör ve Rahmetli Suat Bulut’ta beraber. Ondan sonra Gençlik ve Spor Bakanlığına müracaat ettik şimdiki şu haliyle kayak merkezi kuruldu. Ama sen 20 senede oraya otel yapmamışsın bakmamışsın. Bu bölgede tek kayak merkezi iken diğer illerde de açıldı. Şimdi Elazığ’dan Bingöl’e gitmek zorunda kalıyor insanlar. Tamamlayamamışsın. Gölümüz var. 1. Lige çıkmak için iyi bir gerekçe. Önceden Mavi Bayrak vardı şimdi o da yok. Bir tesisleşme, bir temizlik bir cazibe merkezi haline getirme o da yok.

Düşünüyorsun neyim var. Bir içli köfte, çiğköften var senin değil. Bir çedenem var diyeceksin o taraftan diğerleri menengiç kahvesini daha çok satıyor. 1. Ligde markalaşamıyoruz. Dolayısıyla gelende buna göre hamle yapıyor. Kamu yöneticisi buna göre davranıyor. STK’lar buna göre davranıyor. Siz de buna göre davranıyorsunuz.

 

ELAZIĞSPOR’UN 1. LİGDE KALMA ŞANSI VAR MI?

Şimdi biz Elazğıspor 1. Ligde olsun istiyoruz. Bu sosyolojik ve bilimsel olarak olur mu? Olmaz. Bunun 1. Ligde kalma şansı yok. Çünkü biz ekonomik olarak 5. Ligdeyiz. Bu burada durmaz. Tarım da 6. Ligde, Sanayi’de 7. Ligde, Turizm’de 8. Ligdeyiz. Ben tutacam. O zaman gidip para bulacaksın Elazğıspor’u 1. Ligde tutabileceksin ki bu da sunni ama. Parayı bitirirsen düşer.

 Ya da oturacağız ekonomimiz 1. Lige nasıl çıkar tarım 2. Ligde, madencilik 3. Ligde olur mu? Birbirini tamamlar mı bunun hesabını yapacağız. Örnek Alanyaspor 1. Lig’de ama bu ilin 16 bin tane otelleri 1. Ligde. Turizm de 1. Ligdeler. 10 bin lira para istenince 160 Milyon kasaya para giriyor. Sen nasıl mücadele edeceksin. Çünkü ikisi de birbirini tamamlıyor. Gaziantep 1. Ligde ama sanayi de de 1. Ligde. Sen şimdi yalvaracaksın ki seyirci gelsin maça. Gelse de parası yok cebinde. O zaman nerede bulacaksın parayı.

 

MADENE TESİS KURULURSA ELAZIĞ’DA KURTULUR

Mesela Maden ilesinde ihalesi yapılan ve firmanın aldığı madenciliği ele alırsak bunlar gerçekten burada gelip bize Maden ilçesinde olacak Elazığ’a dönük bir maden tesisi kurduklarında biz madencilikte 1. Ligde olacağız. O zaman Elazığspor’un bir problemi olmayacak.  Futbolcunun formasında firmanın reklamı yer alacak. O da oradan yukarıya doğru üretim sektörünü çekecek, biri hastane, biri dökümhane kuracak. Birisi gelip kablo fabrikası kuracak ve bunlar birbirini tetikleyecek sonra da bakacağız ki şu konuda 1. Ligdeyiz. Burada Elazığ’da kurtulur, Elazığspor’da kurtulur. Dolayısıyla çalışan, üreten, tarımda, sanayide katma değer sağlayan bir şehir oluruz.

 

ELAZIĞ’I DÜŞÜNCEK KİM?

Ama bunları düşünen kimse yok. Bunu ya ilin valisi ya ilin vekili düşünecek. Vali düşünüyordur mecburen gidip siyasete sunum yapmak zorunda. Valiler bunu denediler. Kalkınma Kurultayları yaptılar. Tamam yapıyorsun. Kitaplar sunumlar yapıyorsun. İyide bunu kim kalkındıracak. Şimdi tespiti yaptın tamam. Ondan sonra çözümü de buldun. Bu da tamam. Peki bunu hayata geçirecek olan kim?  İyide birin artık harekete geçmesi lazım.

 

PERTEK KÖPRÜSÜ KARADENİZ’E ÇIKIŞIN YOLUDUR

Mesela Pertek Köprüsü. Konuş konuş dur. Sen bunu Pertek’e bir köprü gibi görürsen bunu yapamaz yapmazsın. Bunu Karadeniz’e çıkış gibi göreceksin. İddialı olacaksın. 6 saat sonra Karadeniz Odessa limanındasın. İki liman arasındaki yol gibi bakmazsan bunu başaramazsın. Pertek Köprüsü dediğinde bir feribot alır çözeriz diyorlar. Ama bu bir stratejik köprü. Karadeniz Köprüsü. 6 saat sonra limandasın. Burada ürettiğin üreteceğin rahatça götürüp pazarlayacağın bir liman.

 

ÇÖNGÜŞ YOLU YAPILIRSA GAP İLLERİ İÇERİSİNE GİRME ŞANSI OLUR

Çöngüş Yolu diyorsun adam buna stratejik bir  yol gibi bakmıyor. O zannediyor Çöngüşe gidip gelmek için bir yol yapılıyor. 21 tane GAP İli var. Sen 20 km bugün yolu yaptın mı bu kadar strateji dışı bir şey yani. 20 km’lik yolu yapsan 22 il olarak GAP illeri içerisine girme şansın var. Bu ne demek? Senin bütçen ikiye katlanacak demek. Hemen müracaat edeceksin. Diyeceksin bizde GAP iline alın. Bizim GAP’ın her tarafına sınırımız var. Artık birliktelikler sınırlarda ilişki kurularak oluşuyor. Bu stratejik bir konu. Ulaşım Planı hazırlayacaksın. Her ilin 4 tane çıkışı var. Diyarbakır ilinin 6, Malatya ilinin 5, Bingöl İlinin 4  tane çıkışı var. Ama senin ilinin 3 tane çıkışı var. Malatya, Bingöl, Diyarbakır. Tunceli çıkışı yok. Bizim de olsun. Üst geçit, alt geçit yapıyorsun miş gibi yapıyorsun. Çevre yolu yapıyorsun miş gibi yapıyorsun. İyi de bir müddet sonra şehirde miş gibi olur.

Artık ayağa kalkma ve kendi geleceğini belirleyerek bu müreffeh aydınlığa yürümenin başlama vaktidir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve elazigbulten.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.