Şemsettin Yılmaz
Yedi Çınar Okulları

İRFAN SÖNMEZ’DEN GÖVDE GÖSTERİSİ “KAVGA ETMEYECEĞİZ, HERKESİ KUCAKLAYACAĞIZ!

Siyaset 19.03.2023 - 15:31, Güncelleme: 19.03.2023 - 15:39
 

İRFAN SÖNMEZ’DEN GÖVDE GÖSTERİSİ “KAVGA ETMEYECEĞİZ, HERKESİ KUCAKLAYACAĞIZ!

Avukat-Hukuk Doktoru-Yazar İrfan Sönmez İYİ Parti’den Milletvekili Aday Adaylığı başvurusunu bugün parti binasında yoğun bir katılımla yaptı. Avukat Sönmez’in basın toplantısından satır başları.

Avukat-Hukuk Doktoru-Yazar İrfan Sönmez İYİ Parti’den Milletvekili Aday Adaylığı başvurusunu bugün parti binasında yoğun bir katılımla yaptı. Avukat Sönmez’in basın toplantısından satır başları. Şair; Necip Fazıl Kısakürek “Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar. Gir de bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar...” demiştir. Bundan 50 sene önce adeta Türkiye'nin bir fotokopisini Türkiye'nin bir iç muhasebesinin Türkiye'nin bir yönetim tarzının ifadesini ortaya koymuştur. Gerçekten de ülkemizin problemlerine baktığınız zaman Türkiye'nin yönetilemediğini özellikle son 5-6 senede mütemadiyen geri gittiğini mütemadiyen batı dünyasında itibar kaybettiğini müşahede edersiniz. Bugün dünyanın en itibarlı ülkesi her yerde itibarımız artıyor bağımsız siyaset yapıyoruz söylemlerine rağmen maalesef dünyadaki endekslere baktığınız zaman Türkiye'nin hiçbir alanda ileri gidemediğini en azından bir misal vermek gerekirse İran'ın bile bilimsel araştırmada Türkiye'yi geçtiğini geride bıraktığını müşahede edersiniz. HİÇBİR DÖNEM YARGI BU KADAR SİYASALLAŞMAMIŞTI Parası değersizleşmiş bir ülke ekonomisi dibe vurmuş bir ülke itibarı sıfırlanmış bir ülke adaletine kimsenin güveninin kalmadığı bir ülke hâlbuki ne deriz devletin dini adalettir deriz. Bunu demenin çok büyük bir anlamı yoktur. Eğer gereğini yapmıyorsanız adaletle hükmetmiyorsanız mahkemelerinizde iktidarda olanla olmayan arasında bir fark yoksa mahkemeleriniz siyasetin kamçısı haline gelmişse sabahtan akşama kadar Adalet devletin temeli deseniz de hiçbir şey ortaya koymuş olamazsınız. Bugün Türkiye'de yargıya güven yüzde 30'lara yüzde yirmilere düşmüş.  Yargıya güvensizlik %66'lara çıkmış. Hiçbir dönemde yargının bu kadar siyasallaştığına adaletten koptuğuna şahit olmadık. ADALETİN ÜZERİNDE YÜKSELMEMİŞ BİR DEVLET DAĞILMAYA MAHKÛMDUR Hep söylerler, Hz Ömer'den örnek verirler. Birkaç sene önce ‘yeni Ömerler bulacağız’ dediler. Herkes heyecanlandı, ‘hükümet hatasını anladı, iktidar hatasını anladı, Hz Ömer gibi adalete önem veren, kul hakkına önem veren vatandaşlara güven verecek kişiler gelecek sandık. Ama ne yazık ki birde baktık ki yeni Ömerlerden bir tanesi Kur'an-ı Kerim'e bakara- makara diyen Egemen Bağış’mış. Evinde kutu kutu dolarla yakalanan bir vatandaşı ödüllendirerek, büyükelçi yapıp gönderdiler. Adaletin üzerinde yükselmemiş bir devlet dağılmaya mahkûmdur. Biz Adalet arayışı için buradayız. Biz güçsüzün hakkını, güçlüden almak için buradayız.  Biz yargının, iktidardan yana olanları göklere çıkarıp, fakirin hakkını çiğnemesi için buradayız ve bunu hep beraber başaracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. BENİ BİRİNCİ SIRA YAPACAKSA ELAZIĞ'DAKİ HEMŞERİLERİM YAPMALI Şimdi adaylık çok önemli değil. Ben genel merkezdeki arkadaşlara istirham ettim, dedim ki;’ sizin beni seçmenizi istemiyorum, yani Ankara'dan birilerini atayıp sen 1 sen 2 sen 3. Beni bir yapsanız bile istemiyorum. Beni birinci sıra yapacaksa Elazığ'daki hemşerilerim yapmalı. Önce benim partim yapmalı, benim partim bana güvenmiyorsa buradaki arkadaşlarım bana güvenmiyorsa, öyle bir adaylığı istemem.  Başkasının hakkına, hukukuna tecavüz edilerek verilecek bir makamı istemem. Birilerinin arkasında dalkavukluk yaparak kendi meziyetlerimizle ön plana çıkmak yerine, yeteneklerimizle ön plana çıkmak yerine, dalkavukluk yoluyla, yağcılık yoluyla verilecek hiçbir makamı istemem. Ben sadece arkadaşlarımın bana güven vereceği, benim de Ehil olduğuma inandığım şeyleri isterim. Bundan sonra da böyle olacak. Onun için eğer böyle hareket etmezsek ne olur? Burayı tanımayanlar, sizi tanımayanlar, partiyi tanımayanlar, Ankara'dan birilerini gönderir. Siz onu tanımazsınız, o sizi tanımaz, partiyi tanımaz, Elazığ'ı tanımaz. Elazığ’ın problemlerini bilmez. Ankara'ya gittiği zaman da sizin vekiliniz değil, kendisini tayin edenlerin vekili olur ELAZIĞ’IN PROBLEMLERİN SÖZ KONUSU OLDUĞU ZAMAN EN ÖNDE SAVAŞAN BEN OLACAĞIM Elazığ'ın Sahibi yok diyorsunuz Elazığ sahipsiz bırakan kimdir? Uzaydan gelenler insanlar mı? Rusya'dan, Yunanistan'dan gelen insanlar mı? Bu milletvekillerini oylarımızla biz seçiyoruz. 5 tane milletvekilimiz var. 4 tanesinin tek bir özelliği var. İyi parmak kaldırıyorlar ve hepsi dilsiz milletvekili. Eğer bu millet bana teveccüh gösterir ve bana bu imkânı verirse, dilsiz bir milletvekili olmayacağım. Elazığ’ın problemlerin söz konusu olduğu zaman en önde savaşan ben olacağım. MİLLETİN EZİLDİĞİ YERDE SUSAN, DİLSİZ ŞEYTANDIR 12 Eylül’de idam aldım, susmadım. Cezaevlerinde teşkilat kurmanın cezası her gün işkence görmek olmasına rağmen, susmadım. Gittiğim her cezaevinde teşkilat kurdum ve başkanlık yaptım. Çıktım, hukuk fakültesini bitirdim. Sonra 28 Şubat geldi. Annelerimizin, bacılarımızın iffetine el uzatıldı. Elazığ’da siyaset yapanların birçoğu siperlere yatarak kayboldular. Ben susmadım. Her gün konuştum. Her konuşmamda yargılandım,  kendimi savundum. Ama hiç susmadım. Sonra Sn. Genel Başkanımızın MHP ile ayrılma sürecinde destek oldum. O dönemde benim gibi 77 arkadaşımızı enterne etmek için suç duyurusunda bulundular. Gittim 3 ay daha ceza yattım. Yazı yazmaya başladım. Korkarak siyaset yapılmaz. Susarak milletin hakkını koruyamazsınız. Milletin ezildiği yerde susan, dilsiz şeytandır. Vatandaşın hakkının, hukukunun çiğnendiği yerde Hakk’ı savunmayan, Hakk’ın sözü olmayan, dilsiz şeytandır. Vatandaşın ezildiği, evine ekmek götüremediği, et götüremediği, çocuğuna süt alamadığı bir ülkede bunları konuşmamak dilsiz şeytanlıktır. Biz konuşacağız, kimseden korkmayacağız. Suçlular korkak olur. SUÇ İŞLEDİLER 15 MAYIS’TA YUNANİSTAN’A KAÇACAKLAR Bakın bugün sosyal medyada var. 15 Mayıs’ta Türkiye-Yunanistan uçakları bütün biletleri satılmış. Seçimi kaybettikleri gün kaçacaklar. Çünkü suç işlediler. Bütün ihalelerde bütün bir kısmında ihaleleri şişirerek müteahhitlere ve müteahhitler üzerinden kendilerine para kazandırdılar. Beş liralık yeri on beş liraya yaptırdılar. Biz niye yol yaptınız, niye bu eserleri yaptınız demiyoruz. Biz niye çaldınız, bu zalimliği yaptınız? Diyoruz. Biz sizi desteklemeyenleri niye terörist ilan ettiniz diye soruyoruz. CUMHURBAŞKANI UZLAŞTIRICI OLACAK Biz üreticiye soğan, patates teröristi diyerek niye dışladınız? Diyoruz. Biz niye çaldınız? Diyoruz. Bunu demeye de devam edeceğiz. İstanbul seçimlerinde bu ülkenin, herkesi barıştırmakla görevli, biz dövüşeceğiz bu ülkenin Cumhurbaşkanı bizi barıştıracak. Siyasiler kavga edecek, cumhurbaşkanı onları barıştıracak, biz maraza çıkartacağız bu ülkenin cumhurbaşkanı teskin edecek, bize anlatacak. Fakat ne yazık k bu ülkenin Cumhurbaşkanı İstanbul seçimlerinde ya Binali dersiniz ya Romen Diyojen dersiniz. Yani Cumhurbaşkanı kendine oy vermeyenleri Bizansla, Rumla eşitleme cihetine gitti.  Bizim cumhurbaşkanlığı makamına saygımız büyüktür. Ama beklentimiz bu makamı işgal edenlerin de makamlarına ve Türk milletine saygı göstermeleridir. Hepiniz pazardasınız. Ekmeğin kaç lira olduğunu biliyorsunuz. Bir kilo kıymanın 300 liraya vardığını biliyorsunuz. Domates, salatalık 30 TL olmuş. Vatandaş manava uzaktan bakıyor, babalar çocuklarına süt götüremiyor, anneler çocuklarının hijyen malzemelerini alamıyor. Ondan sonra Türkiye'de her şey yolunda deniliyor. Sarayda yaşıyorsanız, her şey yolundadır. Ayda 70 bin liralık maaşı almakla yetinmeyip 5-6 tane devlet kuruluşundan maaş alıyorsanız, keyfiniz yerindedir. Vatandaşa 8 bin 500 lira asgari ücreti vereceksiniz,  ama kendiniz bir yemekte 10 bin, 20 bin, 30 bin lira harcamaktan imtina etmeyeceksiniz. Gençlerimiz iş bulamazken, vatandaşa 2 kilo domates alacağınıza, yarım kilo domates alın. Diyorsunuz. 2 kilo kıyma alacağınıza 100 gram kıyma alın diyenler, sıra kendilerine geldiği zaman, tamamen bu mantığı ters çevirerek, kendileri içinde her şeyi uygun görmektedirler. YA TÜRKİYE KAYBEDECEK, YA DA HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ Biz bu yağma düzenini değiştireceğiz, açık söylüyorum. Ya Türkiye kaybedecek, ya da hep birlikte kazanacağız. Siyasette mücadele kolaydır, kavga kolaydır, fikir kavgası, fikir çatışması kolaydır. Ama yalana iftiraya dedikoduya tahammül etmek onunla mücadele etmek zordur. Hepiniz iftiralara uğrayacaksınız, yalanların muhatabı olacaksınız. KİMSE BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZİ, MUHAFAZAKÂRLIĞIMIZI, DİNDARLIĞIMIZI SORGULAYAMAZ  Size FETÖ diyecekler, size HDP diyecekler, bunlar terörist diyecekler. Hatta sizin inançlarınızı yargılayacaklar. Sizi İslam çerçevesinin dışına çıkarmaya çalışacaklar. ‘’Bize oy vermeyenler, Müslüman değil diyecekler. Bugün burada bulunanlar Müslümanlıklarının zekâtını verseler, Adalet ve Kalkınma Partisinin sülalesine yeter. Kimse bizim milliyetçiliğimizi, muhafazakârlığımızı, dindarlığımızı, Müslümanlığımızı sorgulayamaz. Sorgulamaya hakları da yoktur. Ama bizim sorgulama hakkımız var. Siz hem İslamcıyız diyeceksiniz, hem de hırsızlık yapacaksınız. Hem İslamcıyız diyeceksiniz, hem de her işte rüşvet alacaksınız.  Benim dinim bunların hiçbir tanesine müsaade etmez. İslam’ı ulu orta çirkin siyasetinize alet etmeyin. 28 Şubat'ta nasıl mücadele ettiysek sizinle aynı şekilde mücadele ederiz. Bir görevimizde dinimiz İslam'ı bunların çirkin propagandalarından kurtarmaktır. Bugün İslam bunların kirli işleri yüzünden, kirli işlerini örten bir örtüye dönüştürülmüştür. İslam hırsızlığı örten bir paravana dönüşmüştür. Bugün İslam yalanın dolanın, talanın siyasetini örten bir araca dönüşmüştür. Buna evet demek tahammül etmek bize yakışmaz İslam’ı ulu orta çirkin siyasetinize alet etmeyin. 28 Şubat’ta nasıl mücadele ettiysek sizinle aynı şekilde mücadele ederiz. BUGÜN İSLAM; BUNLARIN KİRLİ İŞLERİNİ ÖRTEN BİR ÖRTÜYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR Arkadaşlar bir görevimiz de Yüce Dinimiz İslam’ı bunların çirkin propagandalarından kurtarmaktır. Bugün İslam; bunların kirli işlerini örten bir örtüye dönüştürülmüştür. Bugün İslam; yalanın, dolanın, yağmanın, siyasetini kapatan örten bir araca döndürülmüştür. Buna evet demek, buna tahammül etmek, buna toleransla yaklaşmak bize yakışmaz. Şimdi sıkıştıkları zaman herkese bir kulp yakıştırıyorlar. İşte Kılıçdaroğlu FETÖ 'nün adamı, işte masanın altında HDP var, işte Sayın Meral Akşener FETÖ 'nün adamı.  Şimdi soruyorum burada basın mensuplarının öründe. Fetullah Gülen’le aynı menzile yürüyoruz diyen kimdi? Sayın Akşener miydi? Recep Tayyip Erdoğan’mıydı. Hocam seni çok özledik Artık memlekete dön bu hasretlik bitsin diyen Sayın Akşener’miydi, Erdoğan’mıydı? Hocamıza laf demeyiz hocamız tarihin önünde yürüyor diyen Bekir Bozdağ’mıydı, Kılıçdaroğlu’muydu? Türk askerine katil diyen Hilal Kaplan bu kadın bugün TRT Yönetim Kurulunda vatandaşları zehirleyecek programların planlayıcısı ve programcısı. Bunları kim söyledi? Abdullah Öcalan bize yol gösteriyor diyen kimdi? AKP’nin gazetecileri. Apo Başkan, pkk şampiyon diyen kimdi? AKP’nin gazetecileri. AMA BİLSİNLER Kİ, BU KONUDA ÇAMUR ATACAKLARI SON KİŞİ MERAL AKŞENER, SON PARTİ DE İYİ PARTİ'DİR Onun için evi camdan olanın başkasının evini taşlamaya hakkı yoktur. Bizi taşlarlarsa onların camdan evlerini darma duman ederiz. İşte beni de aldılar televizyonda sorun dedim bana. Sordular. Dedim ki; Sayın Recep Tayip Erdoğan’a gidin önce bir sorun sayın Fetullah Gülen’le aynı menzile yürüyordum diyordu. Önce ona sorun sonra gelin bize sorun diyordum. Ama bilsinler ki, bu konuda çamur atacakları son kişi Meral Akşener, son parti de İYİ Parti'dir. Beni konuşturmasınlar. Kim çocuklarını okullarına göndermiş, kim mütevelli heyetlerinde bulunmuş, hangi eski milletvekili hakkında kaç kişi ifade vermiş bunları gerekirse basının önünde tek tek ifşa ederiz. HERGÜN SAVAŞ YAPAR GİBİ SİYASER YAPIYORLAR. YORULDUK Onun için kendimizi müdafaa etmeyecek kadar aciz insanlar değiliz. Biz siyaseti kavga üslubuyla yapmak istemiyoruz. Bakın 20 senedir iktidarlar. Her gün savaş yapar gibi siyaset yapıyorlar. Yorulduk. AKP’nin insanları kutuplaştırmasından yorulduk. Aynı camide aynı Allah’a ibadet ettiğimiz insanımıza düşman edilmekten yorulduk. Mahalledeki komşumuza sırf partisinden dolayı hasım muamelesi yapmaktan yorulduk. Parçalanmaktan, aşağılanmaktan yorulduk. Yeter artık. Siyaseti barıştırmak için yapalım. Alevi’de bizim, sunni’de bizimdir. Türk bizim, Türkmen’de bizim, Kürt’te bizimdir. Sağ’da bizimdir, sol’da bizimdir. Biz AK Parti’nin düşmanı değiliz. AKP’nin tabanının düşmanı değiliz. Oradaki kardeşlerimizde buradakiler gibi kardeşlerimizdir. SUÇA KARIŞANLARDAN HESAP SORACAĞIZ. Ama suça karışanlardan, milletin cebine el atanlardan hesap sormak için herşeyi yapacağız. Yukarıda Toki aracılığıyla Zafran’da 165 Milyon’a konut ihalesi yaptılar. Bir gün sonra ihaleyi alan müteahhit işi 102 Milyon’a devretti. 1 günde 63 Milyon TL’yi cebine attı. Bir iş 103 Milyon’a yapılabiliyorsa niye 165 Milyon’a ihale ettiniz? Bu müteahhidin ortakları kim? Onun için şimdi de Elazığ’da 100 m2’lik bir toki konutu 1 Milyon 700 Bin Lira + KDV ile ihale edilecek. Bugünkü bayındırlık birim fiyatlarına göre bir toki konutu aşağı yukarı 800-900 Bin TL’ye çıkıyor.  Siz 2 Milyon TL istiyorsunuz. Haydi yüzde 20’de müteahhit karı koydunuz 1 Milyon. Diğer 1 Milyon vatandaşın verdiği vergilerle alınacak. O 1 Milyon bizim bilmediğimiz yerlere gidecek. Yine vatandaş mağdur olacak. Burada TOKİ ihaleleri yapıldı, Elazığ esnafı mağdur, perişan. Bekliyor ki birisi gelsin 1 çivi alsın. Karadeniz’den gelen müteahhitlerin Elazığ’ın ekonomisine hiçbir katkısı olmadı. Bu ihalelerde gözetilmesi gereken aynı zamanda o şehrin ekonomisine katkıda bulunanlardır. ELAZIĞ’IN BİRİNCİ SORUNU İŞSİZLİK Elazığ’ın çeşitli sorunları var. Birincisi işsizlik. İstihdam noktasında çok büyük sıkıntılar var. Elazığ’da gençler iş bulamıyor. Kahvehane köşeleri hayatından beşmiş küsmüş insanlarla dolu. Siyasetin birinci vazifesi Elazığ’da gençliği ayağa kaldırmak, onların istihdam ihtiyaçlarını giderebilmektir. BİZ BU SEÇİMİ ALACAĞIZ. Benim birinci meselem Elazığ’ın problemleri olur. Eğer sizler destek olursanız gereken güçlü desteği verirseniz bizim Elazığ’da aşamayacağımız engel yoktur. Psikolojik olarak sakın umutsuzluğa kapılmayın. Biz Elazığ’dan bir milletvekilliğini değil iki milletvekilliğini hedeflemeliyiz. Eğer karamsarlığa düşen varsa bizim içimizde bulunmasın. Biz bu seçimi alacağız. Ama ben ama arkadaşlarım. Şu ana kadar 15’e yakın çok değerli arkadaşlarımız adaylık için müracaat etti. Yakında onlarda tek tek sizin karşınıza gelecekler, konuşacaklar. Dediğim gibi, biz barıştırmaya geliyoruz. Her kapıyı çalacağız. Çalmadığımız gönül kapısı kalmayacak. İnsanlara mendil uzatmaya geliyoruz. Gözyaşlarını silmeye geliyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Elazığ’ı kucaklayacağız. İnsanları ayırmayacağız. Kavga siyaseti yapmayacağız. Partimizi anlatacağız ve Allah’ın izniyle kazanacağız.
Avukat-Hukuk Doktoru-Yazar İrfan Sönmez İYİ Parti’den Milletvekili Aday Adaylığı başvurusunu bugün parti binasında yoğun bir katılımla yaptı. Avukat Sönmez’in basın toplantısından satır başları.

Avukat-Hukuk Doktoru-Yazar İrfan Sönmez İYİ Parti’den Milletvekili Aday Adaylığı başvurusunu bugün parti binasında yoğun bir katılımla yaptı. Avukat Sönmez’in basın toplantısından satır başları.

Şair; Necip Fazıl Kısakürek

“Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...” demiştir. Bundan 50 sene önce adeta Türkiye'nin bir fotokopisini Türkiye'nin bir iç muhasebesinin Türkiye'nin bir yönetim tarzının ifadesini ortaya koymuştur. Gerçekten de ülkemizin problemlerine baktığınız zaman Türkiye'nin yönetilemediğini özellikle son 5-6 senede mütemadiyen geri gittiğini mütemadiyen batı dünyasında itibar kaybettiğini müşahede edersiniz.

Bugün dünyanın en itibarlı ülkesi her yerde itibarımız artıyor bağımsız siyaset yapıyoruz söylemlerine rağmen maalesef dünyadaki endekslere baktığınız zaman Türkiye'nin hiçbir alanda ileri gidemediğini en azından bir misal vermek gerekirse İran'ın bile bilimsel araştırmada Türkiye'yi geçtiğini geride bıraktığını müşahede edersiniz.

HİÇBİR DÖNEM YARGI BU KADAR SİYASALLAŞMAMIŞTI

Parası değersizleşmiş bir ülke ekonomisi dibe vurmuş bir ülke itibarı sıfırlanmış bir ülke adaletine kimsenin güveninin kalmadığı bir ülke hâlbuki ne deriz devletin dini adalettir deriz. Bunu demenin çok büyük bir anlamı yoktur. Eğer gereğini yapmıyorsanız adaletle hükmetmiyorsanız mahkemelerinizde iktidarda olanla olmayan arasında bir fark yoksa mahkemeleriniz siyasetin kamçısı haline gelmişse sabahtan akşama kadar Adalet devletin temeli deseniz de hiçbir şey ortaya koymuş olamazsınız.

Bugün Türkiye'de yargıya güven yüzde 30'lara yüzde yirmilere düşmüş.  Yargıya güvensizlik %66'lara çıkmış. Hiçbir dönemde yargının bu kadar siyasallaştığına adaletten koptuğuna şahit olmadık.

ADALETİN ÜZERİNDE YÜKSELMEMİŞ BİR DEVLET DAĞILMAYA MAHKÛMDUR

Hep söylerler, Hz Ömer'den örnek verirler. Birkaç sene önce ‘yeni Ömerler bulacağız’ dediler. Herkes heyecanlandı, ‘hükümet hatasını anladı, iktidar hatasını anladı, Hz Ömer gibi adalete önem veren, kul hakkına önem veren vatandaşlara güven verecek kişiler gelecek sandık. Ama ne yazık ki birde baktık ki yeni Ömerlerden bir tanesi Kur'an-ı Kerim'e bakara- makara diyen Egemen Bağış’mış. Evinde kutu kutu dolarla yakalanan bir vatandaşı ödüllendirerek, büyükelçi yapıp gönderdiler.

Adaletin üzerinde yükselmemiş bir devlet dağılmaya mahkûmdur. Biz Adalet arayışı için buradayız. Biz güçsüzün hakkını, güçlüden almak için buradayız.  Biz yargının, iktidardan yana olanları göklere çıkarıp, fakirin hakkını çiğnemesi için buradayız ve bunu hep beraber başaracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

İRFAN SÖNMEZ’DEN GÖVDE GÖSTERİSİ  “KAVGA ETMEYECEĞİZ, HERKESİ KUCAKLAYACAĞIZ!

BENİ BİRİNCİ SIRA YAPACAKSA ELAZIĞ'DAKİ HEMŞERİLERİM YAPMALI

Şimdi adaylık çok önemli değil. Ben genel merkezdeki arkadaşlara istirham ettim, dedim ki;’ sizin beni seçmenizi istemiyorum, yani Ankara'dan birilerini atayıp sen 1 sen 2 sen 3. Beni bir yapsanız bile istemiyorum. Beni birinci sıra yapacaksa Elazığ'daki hemşerilerim yapmalı. Önce benim partim yapmalı, benim partim bana güvenmiyorsa buradaki arkadaşlarım bana güvenmiyorsa, öyle bir adaylığı istemem.  Başkasının hakkına, hukukuna tecavüz edilerek verilecek bir makamı istemem. Birilerinin arkasında dalkavukluk yaparak kendi meziyetlerimizle ön plana çıkmak yerine, yeteneklerimizle ön plana çıkmak yerine, dalkavukluk yoluyla, yağcılık yoluyla verilecek hiçbir makamı istemem. Ben sadece arkadaşlarımın bana güven vereceği, benim de Ehil olduğuma inandığım şeyleri isterim. Bundan sonra da böyle olacak. Onun için eğer böyle hareket etmezsek ne olur? Burayı tanımayanlar, sizi tanımayanlar, partiyi tanımayanlar, Ankara'dan birilerini gönderir. Siz onu tanımazsınız, o sizi tanımaz, partiyi tanımaz, Elazığ'ı tanımaz. Elazığ’ın problemlerini bilmez. Ankara'ya gittiği zaman da sizin vekiliniz değil, kendisini tayin edenlerin vekili olur

ELAZIĞ’IN PROBLEMLERİN SÖZ KONUSU OLDUĞU ZAMAN EN ÖNDE SAVAŞAN BEN OLACAĞIM

Elazığ'ın Sahibi yok diyorsunuz Elazığ sahipsiz bırakan kimdir? Uzaydan gelenler insanlar mı? Rusya'dan, Yunanistan'dan gelen insanlar mı? Bu milletvekillerini oylarımızla biz seçiyoruz. 5 tane milletvekilimiz var. 4 tanesinin tek bir özelliği var. İyi parmak kaldırıyorlar ve hepsi dilsiz milletvekili. Eğer bu millet bana teveccüh gösterir ve bana bu imkânı verirse, dilsiz bir milletvekili olmayacağım. Elazığ’ın problemlerin söz konusu olduğu zaman en önde savaşan ben olacağım.

MİLLETİN EZİLDİĞİ YERDE SUSAN, DİLSİZ ŞEYTANDIR

12 Eylül’de idam aldım, susmadım. Cezaevlerinde teşkilat kurmanın cezası her gün işkence görmek olmasına rağmen, susmadım. Gittiğim her cezaevinde teşkilat kurdum ve başkanlık yaptım. Çıktım, hukuk fakültesini bitirdim. Sonra 28 Şubat geldi. Annelerimizin, bacılarımızın iffetine el uzatıldı. Elazığ’da siyaset yapanların birçoğu siperlere yatarak kayboldular. Ben susmadım. Her gün konuştum. Her konuşmamda yargılandım,  kendimi savundum. Ama hiç susmadım. Sonra Sn. Genel Başkanımızın MHP ile ayrılma sürecinde destek oldum. O dönemde benim gibi 77 arkadaşımızı enterne etmek için suç duyurusunda bulundular. Gittim 3 ay daha ceza yattım. Yazı yazmaya başladım. Korkarak siyaset yapılmaz. Susarak milletin hakkını koruyamazsınız.

Milletin ezildiği yerde susan, dilsiz şeytandır. Vatandaşın hakkının, hukukunun çiğnendiği yerde Hakk’ı savunmayan, Hakk’ın sözü olmayan, dilsiz şeytandır. Vatandaşın ezildiği, evine ekmek götüremediği, et götüremediği, çocuğuna süt alamadığı bir ülkede bunları konuşmamak dilsiz şeytanlıktır. Biz konuşacağız, kimseden korkmayacağız. Suçlular korkak olur.

SUÇ İŞLEDİLER 15 MAYIS’TA YUNANİSTAN’A KAÇACAKLAR

Bakın bugün sosyal medyada var. 15 Mayıs’ta Türkiye-Yunanistan uçakları bütün biletleri satılmış. Seçimi kaybettikleri gün kaçacaklar. Çünkü suç işlediler. Bütün ihalelerde bütün bir kısmında ihaleleri şişirerek müteahhitlere ve müteahhitler üzerinden kendilerine para kazandırdılar.

Beş liralık yeri on beş liraya yaptırdılar. Biz niye yol yaptınız, niye bu eserleri yaptınız demiyoruz. Biz niye çaldınız, bu zalimliği yaptınız? Diyoruz. Biz sizi desteklemeyenleri niye terörist ilan ettiniz diye soruyoruz.

CUMHURBAŞKANI UZLAŞTIRICI OLACAK

Biz üreticiye soğan, patates teröristi diyerek niye dışladınız? Diyoruz. Biz niye çaldınız? Diyoruz. Bunu demeye de devam edeceğiz. İstanbul seçimlerinde bu ülkenin, herkesi barıştırmakla görevli, biz dövüşeceğiz bu ülkenin Cumhurbaşkanı bizi barıştıracak. Siyasiler kavga edecek, cumhurbaşkanı onları barıştıracak, biz maraza çıkartacağız bu ülkenin cumhurbaşkanı teskin edecek, bize anlatacak.

Fakat ne yazık k bu ülkenin Cumhurbaşkanı İstanbul seçimlerinde ya Binali dersiniz ya Romen Diyojen dersiniz. Yani Cumhurbaşkanı kendine oy vermeyenleri Bizansla, Rumla eşitleme cihetine gitti.  Bizim cumhurbaşkanlığı makamına saygımız büyüktür. Ama beklentimiz bu makamı işgal edenlerin de makamlarına ve Türk milletine saygı göstermeleridir.

Hepiniz pazardasınız. Ekmeğin kaç lira olduğunu biliyorsunuz. Bir kilo kıymanın 300 liraya vardığını biliyorsunuz. Domates, salatalık 30 TL olmuş. Vatandaş manava uzaktan bakıyor, babalar çocuklarına süt götüremiyor, anneler çocuklarının hijyen malzemelerini alamıyor. Ondan sonra Türkiye'de her şey yolunda deniliyor. Sarayda yaşıyorsanız, her şey yolundadır. Ayda 70 bin liralık maaşı almakla yetinmeyip 5-6 tane devlet kuruluşundan maaş alıyorsanız, keyfiniz yerindedir. Vatandaşa 8 bin 500 lira asgari ücreti vereceksiniz,  ama kendiniz bir yemekte 10 bin, 20 bin, 30 bin lira harcamaktan imtina etmeyeceksiniz. Gençlerimiz iş bulamazken, vatandaşa 2 kilo domates alacağınıza, yarım kilo domates alın. Diyorsunuz. 2 kilo kıyma alacağınıza 100 gram kıyma alın diyenler, sıra kendilerine geldiği zaman, tamamen bu mantığı ters çevirerek, kendileri içinde her şeyi uygun görmektedirler.

YA TÜRKİYE KAYBEDECEK, YA DA HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ

Biz bu yağma düzenini değiştireceğiz, açık söylüyorum. Ya Türkiye kaybedecek, ya da hep birlikte kazanacağız. Siyasette mücadele kolaydır, kavga kolaydır, fikir kavgası, fikir çatışması kolaydır. Ama yalana iftiraya dedikoduya tahammül etmek onunla mücadele etmek zordur. Hepiniz iftiralara uğrayacaksınız, yalanların muhatabı olacaksınız.

KİMSE BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZİ, MUHAFAZAKÂRLIĞIMIZI, DİNDARLIĞIMIZI SORGULAYAMAZ

 Size FETÖ diyecekler, size HDP diyecekler, bunlar terörist diyecekler. Hatta sizin inançlarınızı yargılayacaklar. Sizi İslam çerçevesinin dışına çıkarmaya çalışacaklar. ‘’Bize oy vermeyenler, Müslüman değil diyecekler. Bugün burada bulunanlar Müslümanlıklarının zekâtını verseler, Adalet ve Kalkınma Partisinin sülalesine yeter. Kimse bizim milliyetçiliğimizi, muhafazakârlığımızı, dindarlığımızı, Müslümanlığımızı sorgulayamaz. Sorgulamaya hakları da yoktur. Ama bizim sorgulama hakkımız var.

Siz hem İslamcıyız diyeceksiniz, hem de hırsızlık yapacaksınız. Hem İslamcıyız diyeceksiniz, hem de her işte rüşvet alacaksınız.  Benim dinim bunların hiçbir tanesine müsaade etmez. İslam’ı ulu orta çirkin siyasetinize alet etmeyin. 28 Şubat'ta nasıl mücadele ettiysek sizinle aynı şekilde mücadele ederiz. Bir görevimizde dinimiz İslam'ı bunların çirkin propagandalarından kurtarmaktır. Bugün İslam bunların kirli işleri yüzünden, kirli işlerini örten bir örtüye dönüştürülmüştür. İslam hırsızlığı örten bir paravana dönüşmüştür. Bugün İslam yalanın dolanın, talanın siyasetini örten bir araca dönüşmüştür. Buna evet demek tahammül etmek bize yakışmaz İslam’ı ulu orta çirkin siyasetinize alet etmeyin. 28 Şubat’ta nasıl mücadele ettiysek sizinle aynı şekilde mücadele ederiz.

BUGÜN İSLAM; BUNLARIN KİRLİ İŞLERİNİ ÖRTEN BİR ÖRTÜYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR

Arkadaşlar bir görevimiz de Yüce Dinimiz İslam’ı bunların çirkin propagandalarından kurtarmaktır. Bugün İslam; bunların kirli işlerini örten bir örtüye dönüştürülmüştür. Bugün İslam; yalanın, dolanın, yağmanın, siyasetini kapatan örten bir araca döndürülmüştür. Buna evet demek, buna tahammül etmek, buna toleransla yaklaşmak bize yakışmaz.

Şimdi sıkıştıkları zaman herkese bir kulp yakıştırıyorlar. İşte Kılıçdaroğlu FETÖ 'nün adamı, işte masanın altında HDP var, işte Sayın Meral Akşener FETÖ 'nün adamı.  Şimdi soruyorum burada basın mensuplarının öründe. Fetullah Gülen’le aynı menzile yürüyoruz diyen kimdi? Sayın Akşener miydi? Recep Tayyip Erdoğan’mıydı. Hocam seni çok özledik Artık memlekete dön bu hasretlik bitsin diyen Sayın Akşener’miydi, Erdoğan’mıydı? Hocamıza laf demeyiz hocamız tarihin önünde yürüyor diyen Bekir Bozdağ’mıydı, Kılıçdaroğlu’muydu? Türk askerine katil diyen Hilal Kaplan bu kadın bugün TRT Yönetim Kurulunda vatandaşları zehirleyecek programların planlayıcısı ve programcısı. Bunları kim söyledi? Abdullah Öcalan bize yol gösteriyor diyen kimdi? AKP’nin gazetecileri. Apo Başkan, pkk şampiyon diyen kimdi? AKP’nin gazetecileri.

AMA BİLSİNLER Kİ, BU KONUDA ÇAMUR ATACAKLARI SON KİŞİ MERAL AKŞENER, SON PARTİ DE İYİ PARTİ'DİR

Onun için evi camdan olanın başkasının evini taşlamaya hakkı yoktur. Bizi taşlarlarsa onların camdan evlerini darma duman ederiz. İşte beni de aldılar televizyonda sorun dedim bana. Sordular. Dedim ki; Sayın Recep Tayip Erdoğan’a gidin önce bir sorun sayın Fetullah Gülen’le aynı menzile yürüyordum diyordu. Önce ona sorun sonra gelin bize sorun diyordum. Ama bilsinler ki, bu konuda çamur atacakları son kişi Meral Akşener, son parti de İYİ Parti'dir. Beni konuşturmasınlar. Kim çocuklarını okullarına göndermiş, kim mütevelli heyetlerinde bulunmuş, hangi eski milletvekili hakkında kaç kişi ifade vermiş bunları gerekirse basının önünde tek tek ifşa ederiz.

HERGÜN SAVAŞ YAPAR GİBİ SİYASER YAPIYORLAR. YORULDUK

Onun için kendimizi müdafaa etmeyecek kadar aciz insanlar değiliz. Biz siyaseti kavga üslubuyla yapmak istemiyoruz. Bakın 20 senedir iktidarlar. Her gün savaş yapar gibi siyaset yapıyorlar. Yorulduk. AKP’nin insanları kutuplaştırmasından yorulduk. Aynı camide aynı Allah’a ibadet ettiğimiz insanımıza düşman edilmekten yorulduk. Mahalledeki komşumuza sırf partisinden dolayı hasım muamelesi yapmaktan yorulduk. Parçalanmaktan, aşağılanmaktan yorulduk. Yeter artık. Siyaseti barıştırmak için yapalım. Alevi’de bizim, sunni’de bizimdir. Türk bizim, Türkmen’de bizim, Kürt’te bizimdir. Sağ’da bizimdir, sol’da bizimdir. Biz AK Parti’nin düşmanı değiliz. AKP’nin tabanının düşmanı değiliz. Oradaki kardeşlerimizde buradakiler gibi kardeşlerimizdir.

SUÇA KARIŞANLARDAN HESAP SORACAĞIZ.

Ama suça karışanlardan, milletin cebine el atanlardan hesap sormak için herşeyi yapacağız. Yukarıda Toki aracılığıyla Zafran’da 165 Milyon’a konut ihalesi yaptılar. Bir gün sonra ihaleyi alan müteahhit işi 102 Milyon’a devretti. 1 günde 63 Milyon TL’yi cebine attı. Bir iş 103 Milyon’a yapılabiliyorsa niye 165 Milyon’a ihale ettiniz? Bu müteahhidin ortakları kim? Onun için şimdi de Elazığ’da 100 m2’lik bir toki konutu 1 Milyon 700 Bin Lira + KDV ile ihale edilecek. Bugünkü bayındırlık birim fiyatlarına göre bir toki konutu aşağı yukarı 800-900 Bin TL’ye çıkıyor.  Siz 2 Milyon TL istiyorsunuz. Haydi yüzde 20’de müteahhit karı koydunuz 1 Milyon. Diğer 1 Milyon vatandaşın verdiği vergilerle alınacak. O 1 Milyon bizim bilmediğimiz yerlere gidecek. Yine vatandaş mağdur olacak. Burada TOKİ ihaleleri yapıldı, Elazığ esnafı mağdur, perişan. Bekliyor ki birisi gelsin 1 çivi alsın. Karadeniz’den gelen müteahhitlerin Elazığ’ın ekonomisine hiçbir katkısı olmadı. Bu ihalelerde gözetilmesi gereken aynı zamanda o şehrin ekonomisine katkıda bulunanlardır.

ELAZIĞ’IN BİRİNCİ SORUNU İŞSİZLİK

Elazığ’ın çeşitli sorunları var. Birincisi işsizlik. İstihdam noktasında çok büyük sıkıntılar var. Elazığ’da gençler iş bulamıyor. Kahvehane köşeleri hayatından beşmiş küsmüş insanlarla dolu. Siyasetin birinci vazifesi Elazığ’da gençliği ayağa kaldırmak, onların istihdam ihtiyaçlarını giderebilmektir.

BİZ BU SEÇİMİ ALACAĞIZ.

Benim birinci meselem Elazığ’ın problemleri olur. Eğer sizler destek olursanız gereken güçlü desteği verirseniz bizim Elazığ’da aşamayacağımız engel yoktur. Psikolojik olarak sakın umutsuzluğa kapılmayın. Biz Elazığ’dan bir milletvekilliğini değil iki milletvekilliğini hedeflemeliyiz. Eğer karamsarlığa düşen varsa bizim içimizde bulunmasın. Biz bu seçimi alacağız. Ama ben ama arkadaşlarım. Şu ana kadar 15’e yakın çok değerli arkadaşlarımız adaylık için müracaat etti. Yakında onlarda tek tek sizin karşınıza gelecekler, konuşacaklar. Dediğim gibi, biz barıştırmaya geliyoruz. Her kapıyı çalacağız. Çalmadığımız gönül kapısı kalmayacak. İnsanlara mendil uzatmaya geliyoruz. Gözyaşlarını silmeye geliyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Elazığ’ı kucaklayacağız. İnsanları ayırmayacağız. Kavga siyaseti yapmayacağız. Partimizi anlatacağız ve Allah’ın izniyle kazanacağız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve elazigbulten.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.