Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sadece Türkiye’de milyonlarca öğrencinin değil, aynı zamanda ailelerin, öğretmenlerin ve eğitim sisteminin de yıl boyunca odaklandığı büyük bir sınav. Ancak sınav anı kadar sınav sonrası süreç de en az sınav günü kadar hassas ve önemlidir. Ne yazık ki, sınav bittiğinde öğrencilerin üzerindeki baskı azalmak bir yana, bazen katlanarak artıyor. Bu durum, gençlerin ruh sağlığını olumsuz etkiliyor ve onların gelişim yolunda ciddi engeller oluşturuyor.
Sınav sonuçları açıklandığında heyecan, sevinç, hüzün, hayal kırıklığı gibi farklı duygular birbirini takip eder. Kimisi hedeflediği okula yerleşmenin mutluluğunu yaşarken, kimisi beklediği sonucu alamamanın hayal kırıklığını taşır. İşte bu kritik dönemde, öğrencilere yapılacak destek, onların gelecek yolculuğunu doğrudan etkiler.
Öncelikle, sınav sonucu ne olursa olsun, çocukların kendilerini değerli hissetmeleri için çevresindekilere büyük görev düşüyor. “Başaramadın”, “Yeterince çalışmadın” gibi yargılayıcı ifadeler yerine; “Elinden geleni yaptın, seninle gurur duyuyorum”, “Bu sadece bir sınav, hayatın başka kapıları da var” gibi cesaretlendirici sözler, onların moralini yükseltir.
Çünkü sınav, öğrencilerin hayatının sadece bir parçasıdır. Başarı veya başarısızlık etiketleriyle sınırlandırmak, onların tüm potansiyelini görmezden gelmek anlamına gelir. Unutulmamalıdır ki; yaşam boyu öğrenme ve gelişim süreci sınavdan ibaret değildir. Pek çok kişi sınavlarda istediği sonucu alamasa da, zamanla kendine uygun alanlarda büyük başarılar yakalamıştır.
Aileler ise bu süreçte çocuklarına karşı sabırlı olmalı, beklentilerini gerçekçi tutmalıdır. Sınavdan sonra sık sık “Nasıl oldu?”, “Şimdi ne yapacaksın?” gibi sorularla çocukların üzerindeki stresi artırmak yerine, onların duygularını dinlemek ve onlara güven vermek daha yararlı olur. Bu yaklaşım, gençlerin kendilerini ifade etmelerini ve yaşadıkları duygularla baş etmelerini kolaylaştırır.
Aynı zamanda, sınav sonucu ne olursa olsun, alternatif eğitim yollarının ve mesleklerin olduğunu hatırlatmak gerekir. Her öğrenci için ideal yol farklıdır; önemli olan, bireyin yetenekleri, ilgi alanları ve hayalleri doğrultusunda yönlendirilmesidir. Mesleki eğitimler, açık öğretim imkanları ve kariyer rehberliği bu noktada kritik destek unsurlarıdır.
Psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerinin de sınav sonrası süreçte yaygınlaştırılması şarttır. Zira gençler, yoğun beklentiler ve belirsizliklerle boğuşurken yalnız kaldıklarında, kaygı ve stres daha da artar. Okullarda rehber öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların aktif rol alması, ailelerle iş birliği yapması, öğrencilerin bu zorlu süreci sağlıklı geçirmesine katkı sağlar.
Sınav sonrası süreçte öğrencilere yapılacak en büyük iyilik, onları sınav notlarıyla değil, insan olarak görmektir. Onların duygularına saygı göstermek, başarılarını desteklemek ve başarısızlıklarını bir öğrenme fırsatı olarak görmek, daha güçlü bireyler yetiştirmek için elzemdir. Geleceği sınav kağıtlarıyla değil, cesaretle, sabırla ve sevgiyle inşa etmek mümkün.