Toplum olarak en büyük problemimizdir bizim , kendi halimize üzülmeyiz ama komşumuza yada bir başkasına birşey olunca da kahroluruz .
Bu da onun gibi birşey işte.
Dün geceden beri herkes Ukrayna-Rus ilişkisinde savaşsız alınan topraklar üzerine yazıp çiziyor.
Peki ya kendi topraklarımız ?
Daha geçtigimiz günlerde birileri ''Mersin'' ilimizi Suriye'ye bağlamaya , Suriyelileri' de ev sahibi ilan etmeye kalkışıyor. Ses çıkaran ya da üzülen yok . Biz kendimize üzülmeyiz tabii ki .
Başka bir olay , bir milletvekilimizin TBMM araç kartı Suriye uyruklu bir vatandaşın üzerinden çıkıyor. Bu olaya açıklaması ise ''Oğlumun arkadaşı'' oluyor.
Son olay da ise Afgan uyruklu suç makinesi İstanbul'da elini kolunu sallayarak geziyor.
Çocuklara tecavüz , uyuşturucu ticareti, cinayet, kara para dosyasindaki suçlardan bazıları.
Ne mi anlatmak istiyorum ?
Yine kendi derdimize üzüleceğimize başka milletlerin dertlerini dert edinmişiz .
Mültecilerin yarattığı sorunlar bunlar değil sadece ; ucuz iş gücü sebebiyle işsiz kalan Türk gençleri, semtlerde mahallelerde yaratıkları huzursuzluk sebebiyle Türk vatandaşlarının terk ettiği mahalleler mevcut.
Ensar muhacir kavramı niteliğini yitirmiştir artık içten içe bir asimilasyon politikası niteliği taşımaktadır. Bugün Ukrayna-Rus meselesine üzülenler ; yarın Suriye yönetimi bizim topraklarımızda hak iddia ederse; bu savaştan kaçmış din kardeşlerinizde sizin için de üzülür mü acaba ? Hiç sanmıyorum.
Dinimiz üzerinden sempati duyulan bu Arap toplumu ne bizin dinimizin yasaklarına ne de Türk toplumu örf, adet ve geleneklerine uymamaktadır.
Arap seviciliği yapıp , bunu dinimiz İslamiyet ile paralel tutmaya çalışan zihniyetin ise hiçbir hükmü olmamalıdır.
Çünkü bizim vatanımızın ,milletimizin , bayrağımızın ve Türk Gençliği'nin geleceği Araplardan çok çok daha değerlidir .
Emin olun .