Prof. Dr. Çoban: " “Vatandaşın Beklentisi Devlet Bize Bedava Ev Yapsın Yönünde"

Düzce’de meydana gelen 5.9’luk depremin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Düzce'yi, "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan ettiklerini açıklamasının ardından Elazığ’da tepkiler sürüyor. Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, Prof. Dr. Bilal Çoban’da konuyla ilgili gazetemize yaptığı değerlendirmede Elazığ’daki depremden sonra yaptıkları “100 Bin Evsize 20 Bin Konut” projesiyle yapılacak bedava konutlarla ilgili projeyi milletvekillerine, Valilik, Belediye ve ildeki tüm kurumlara ilettiklerini ama kendilerine bu konuyla ilgili olumlu olumsuz bir dönüş olmadığını belirtti. Prof. Dr. Çoban, vatandaşın Genel Hayatta Etkili Afet Bölgesi kavramının yanlış algılandığını belirterek: “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" tanımı 7269 sayılı Afetler Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca hazırlanan yönetmeliğe göre yapılıyor. Yönetmelikle yaşanmış ya da yaşanması muhtemel felaketlerin, ilgili yerin genel hayatına etkili olup olmadığının belirlenmesi için gereken kriterler belirleniyor. Yönetmelikte kaç nüfuslu yerleşimde, kaç binanın yıkılması ya da oturulamayacak kadar zarar görmesi halinde, afetin yerleşimin genel hayatına etkili sayılacağı belirleniyor. “100 BİN EVSİZE 20 BİN BEDAVA KONUT” Ben o zaman şöyle bir çıkış yapmıştım”100 Bin Evsize 20 Bin Konut”. Demiştik ki Afet Bölgesi olup olmaması önemli değil. Kanun Hükmünde Kararname çıkartılıp konut yardımında bulunan şirketler vergisinden düşerler diye biz 20 bin bedava ev getirelim buraya. Burada temel felsefe şu devlet bize bedava bir ev yapsın. Aslında vatandaşın devletten beklentisi bu yönde. Sanki Afet Bölgesi olmuşta devlet bedava ev yapar. Devlet bedava ev yapmaz.  Sağlık hizmetleri, hasarların tespiti ailelere, psikolojik sosyal tedavi desteğinin sağlanması ve öğrencilerle ilgili bazı avantajları olabilir.” Dedi. TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK FİRMALARINDAN DESTEK İSTERDİK 4.000 yıllık bir maziye sahip olan Harput kültürünü yansıtacak “Hitit evleri, Artuklu evleri, Urartu evleri, Selçuklu evleri, Osmanlı evleri ve Harput evleri” mimari örneklerinden oluşan projeler ile bu evlerin yapılabileceğini ve bu evleri görmek için dünyanın  dört  bir yanından insanların merak edip geleceğini aynı zamanda da ilin turizminin de canlanacağını belirten Prof. Dr. Çoban açıklamasının devamında : “"Kampanya boyunca,  Gençlerin FB, GS, BJK gibi ulusal ve uluslararası spor kulüplerine göndereceği ve taraftarlarından destek isteyeceği mektuplar, Türkiye’nin en büyük 500 ve ikinci 500 sanayi kuruluşlarına depremzedeler tarafından yazılıp gönderilecek mektuplar ile bu projeye destek sağlanabilirdi. GSM operatörleri, HAK-İŞ, MEMUR-SEN, TESK,  TÜRK-İŞ,  TİSK,  Türkiye KAMU-SEN,  TOBB,  TZOB, Türkiye Jokey Kulübü, Milli Piyango İdaresi, Spor Toto Teşkilatı gibi kurumlara depremzedelerin yazacağı mektuplar, Sanat, medya, finans kuruluşları, ihracatçı birlikleri, akaryakıt dağıtıcıları, doğalgaz ve enerji satış ve pazarlaması yapan firmalara depremzedelerin yazacağı mektuplar, Sosyal medyada adı geçen bu kurumlara yönelik çeşitli Hashtagler ile (haydi FB 1907 konut ile sarı-larcivet binalarınla 10 ev ile destek ver, /  haydi TOBB 365 Oda-Borsan ile Elazığ İş Dünyasının Yanında Olduğunu Göster ve 10 ev de sen yap, Haydi Pegasus Elazığ’ı uçur…) tabelaları ile gündem sürekli sıcak tutulurdu. Devletimizin yükünü azaltacak ve vatandaşımızın geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacak bu çok önemli kampanyanın, Cumhurbaşkanımız tarafından sahiplenilmesini sağlardım ve konut yardımında bulunan kuruluşların vergiden muaf olmaları konusunda bir Kanun Hükmünde Kararname ile kampanyanın güçlenmesini sağlardık. Kampanyanın iki boyutu olurdu. Birinci boyutu; depremzedeleri, ev sahibi ve kiracı ayrımı yapmadan “bedava ev sahibi” yapardık. İkinci boyutu; bina, apartman, site yapacak olan şirket, kurum ve kuruluşlar, kendi logolarını, kendi renklerini kullanarak reklamlarını yapma şansı elde ederdi. İlerleyen yıllarda, dünyanın her yerinden, “mimari çeşitliliği ile Anadolu kenti hüviyeti kazanmış” olan Elazığ’ı ziyarete gelenler, hem şahane bir Anadolu şehrini ziyaret etmenin hazzını alır ve hem de konut yapan kuruluşlar sürekli reklamlarını yapmış olurlardı. Şehrimizin özlediği turist sayısı, milyonları bulurdu. Kampanya düzgün bir şekilde anlatıldığı takdirde, belki de 50 binin üzerinde konut sayısına bile ulaşılabilirdi.” Dedi.