Elazığ’ın kalbinde yıllardır faaliyet gösteren çimento fabrikası, bu şehrin büyümesine ve sağlıklı gelişmesine engel olan bir sorun olarak karşımızda duruyor. Her geçen gün artan trafik, yoğun yapılaşma, hava kirliliği ve sağlık kaygıları ile birlikte bu fabrikanın şehir merkezinde kalmasının artık kabul edilemez hâle geldiğini düşünüyorum. Bir Elazığlı olarak bu konuda sessiz kalmayı vicdanıma sığdıramıyorum.
Sosyal medyada başlayan “#ElazığZehirSoluyor” kampanyası, halkın bu konudaki rahatsızlığını ülke gündemine taşıdı. Bu paylaşımların altına yazılan binlerce yorumda ortak bir tepki var: insanlar nefes almakta zorlandıklarını söylüyor. Çünkü bu fabrika, sadece beton üretmiyor; aynı zamanda insanların sağlığını tehdit eden tozları, kimyasalları da havaya salıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanlar için ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Şehir merkezinde çimento üretimi yapan bir tesisin bulunması artık ne bilimsel ne de insani ölçütlerle açıklanabilir. Dünyanın gelişmiş şehirlerinde bu tür sanayi kuruluşları, şehir planlamasında merkezden uzağa taşınır. Üretim elbette devam etmeli, istihdam sağlanmalı ama bunun bedeli halkın sağlığı olmamalı.
Bu noktada bazı milletvekillerimizin ve yöneticilerimizin bu soruna sahip çıkmasını son derece kıymetli buluyorum. MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver, AK Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş ve Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, fabrikanın şehir dışına taşınması gerektiğini açıkça dile getiriyor. Bu üç ismin de halkın taleplerini ciddiyetle ele alması, çözüm sürecine destek vermesi, umut verici bir gelişme. Bu yaklaşımın, sadece bugünü değil, yarını da düşünen bir bakış açısına dayandığını düşünüyorum.
Buna karşın bazı siyasetçilerin ise süreci destekler gibi görünüp, gerçekte net bir tavır ortaya koymadığını da üzülerek gözlemliyorum. Kamera karşısında verilen görüntüler ya da yuvarlak ifadeler halkı ikna etmiyor. Bu meselede halk netlik istiyor: “Bu fabrika taşınmalı mı, taşınmamalı mı?” sorusuna samimiyetle cevap bekliyor.
Valilik, belediye ve Şehir Meclisi’nin konuya sahip çıkması da önem taşıyor. Şehir Meclisi'nin yayımladığı açıklamada, fabrikanın mevcut konumunun halk sağlığı, çevre ve şehir estetiği açısından artık sürdürülemez olduğu çok net ifade edildi. Aynı açıklamada, fabrikanın taşınmasından sonra ortaya çıkacak alanın kamu yararına, çevreyle uyumlu projelerle değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Ben de bu görüşe katılıyorum. Bu alan, Elazığ’a yakışır yeşil alanlara, sosyal yaşam merkezlerine dönüştürülmeli.
Ben bu şehirde doğdum, burada yaşıyor ve burada yaşamaya devam etmek istiyorum. Her sabah uyandığımda daha temiz bir hava solumak, çocuklarımızın daha sağlıklı koşullarda büyümesini görmek istiyorum. Bu yüzden sesimi yükseltiyorum. Bu fabrika burada durmamalı. Elazığ, bu yükü daha fazla taşımamalı.
Eğer Elazığ’ın geleceğini düşünüyor, bu şehre gerçekten değer veriyorsak; bu konuda artık somut adımlar atılmalı. Günü kurtaran değil, yarını düşünen kararlar alınmalı. Çünkü mesele sadece bugünün değil, geleceğin Elazığ’ı.