Trafik kazasında "Güvence Hesabı"ndan tazminat kriteri

Yargıtay, trafik kazası nedeniyle malul kalan ve tazminat talebinde bulunan kişiye Güvence Hesabı'ndan tazminat ödenmesine ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararını, kazaya plakası belirlenemeyen bir aracın neden olduğunun "somut olarak ispat edilememesi" nedeniyle bozdu. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin kararına göre, bir kişi, 2018'de meydana gelen trafik kazasında yolcu olarak bulunduğu araçta yaralandı ve malul kaldı. Kaza sonrası yaralanan kişinin de içinde bulunduğu araçtakiler, polis merkezindeki ifadelerinde, "sol tarafta bulunan otobüsün önünde seyreden ve aniden şerit değiştiren siyah renkli bir aracın önlerine kırması sonrası şarampole yuvarlandıklarını" ileri sürdü. Otobüs şoförü ise "yanından geçen aracın, otobüsün sağ bagaj ve sağ arka kapı tarafından çarparak şarampole yuvarlandığını" anlattı, kendi önünde seyreden ve aniden sağ şeride yönelen siyah renkli herhangi bir araçtan bahsetmedi. Kaza tespit tutanağında da plakası tespit edilemeyen üçüncü bir araca ilişkin herhangi bir tespit yer almadı. Kaza sonrası yaralanan ve malul kalan kişi, Güvence Hesabı'ndan iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti, talep edene 54 bin 521 lira sürekli ve 2 bin 728 lira geçici iş göremezlik tazminatı ödenmesine karar verdi. Karara karşı yapılan itiraz, İtiraz Hakem Heyeti'nce reddedildi. Bunun üzerine de davalı taraf, kararı temyiz etti. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, tazminat ödenmesine ilişkin kararı bozdu. Dairenin kararında, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun ilgili maddesine göre, "sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için Güvence Hesabı'na başvurulabileceği" anımsatıldı. Güvence Hesabı'na başvurulabilmesi için kazaya, plakası belirlenemeyen bir aracın neden olduğunun kanıtlanmasının gerektiğine işaret edilen kararda, Uyuşmazlık Hakem Heyeti'nce karara esas alınan kusur raporunda, davacı ve beraberindeki kişilerin beyanlarına itibar edilerek plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun kabul edildiği belirtildi. Resmi belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağında ise plakası tespit edilemeyen herhangi bir araca ilişkin bilgi bulunmadığı aktarıldı. Otobüs sürücüsünün de böyle bir araçtan bahsetmediği ifade edilen kararda, "Bu durumda dava konusu kazanın dava dışı ve plakası tespit edilemeyen aracın kusurundan kaynaklı olarak meydana geldiği hususunun somut olarak ispatlanamadığı anlaşılmaktadır." denildi. Kazaya, plakası belirlenemeyen bir aracın neden olduğunun somut olarak ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği bildirildi.